Ana Sayfa » Yolculamak » Kır Atlı : 02


KIR ATLI

HANS THEODOR WOLDSEN STORM

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 75


İnsan ve doğanın birbiriyle kaynaşması, aynı zamanda derinden duyulan ve yıkım anlarında sınav geçiren yurt sevgisi ve yurda bağlılığın da bir anlatımıdır. Çünkü denizden, kıyıdan ve ülkesinden ayrı bir Hauke Haien düşünülemez. Denizin yer aldığı öykülerinde, özellikle bu yapıtta, bu birlik, gerçekçi ve canlı olarak anlatılmıştır. Burada deniz, Friesli insanların yaşamını belirleyen ve onlarla birlikte kaynaşan bir varlık olarak ortaya çıkmaktadır. Storm burada insanı, bu görünüm ve doğanın içinde ve onunla savaşım durumunda göstermektedir. Örneğin, Hauke Haien şöyle der: “Bu, öyle sorumlu bir memurluktur ki, görevimiz, toplumu Tanrı'nın denizine karşı korumaktır.” Bunlar güzel renkli doğa betimlemeleri değil, denizin bütün varlığını yansıtan gerçekçi tablolardır: Bir yandan insanın mutluluk ve neşeyle bağlı olduğu ve bunun için dinginliğe kavuştuğu güzellik, öte yandan karşısına bir sürü engel biçiminde çıkan, kendisini korumak için doğaya karşı savaşıma ve yapıt yaratmaya zorlayan; tembellik ettiği zaman da yok eden bir sertlik vardır.
Sel yıkımı, kıyıdaki insanlar için maddenin en korkunç haykırışı, insanlara ve onun oluşturduklarına acımasızca saldırısı, denizin düşmanca bir davranışıdır. Deniz, her zaman martılarla çevrilmiş olarak ve güneşte gümüş gibi parlayarak tatlı tatlı kıpırdanmaz; tersine, kimileyin, bir cehennem ağzı gibi açılabilir ve rastladığı her şeyi yok etmek için kudurmuşçasına köpürerek, şaha kalkarak koşabilir de.
Fries kıyısında toprak alçaktır ve önünde birçok ada vardır; su buralara durmadan çarpar ve ulaşabildiği her şeyi kemirir. Ama orada oturan insan yaşamak ister, oysa yaşamak için zemin ve temel gerekir. Bu yüzden orada insanın karşısına, denizden olabildiğince çok yer kazanmak, denizin yıkıcı eylemlerini durdurmak ve elden gelirse suyu geriye itmek, böylece yeni topraklar kazanarak insanların işleyebilecekleri bir duruma getirmek gibi, bitmek bilmez görevler dikilmektedir. Schleswig ülkesinden geçenler, eskiden deniz altında olup da zorlu çalışmalar, incelemeler ve hesaplar sonucunda kazanılmış olan ve üzerinde hayvanların otladığı geniş çayırlıklar görürler. Buradaki köylüler, ülkenin içinde tarlasını işleyen halka göre bambaşka bir durumda bulunmaktadırlar. O da doğal olaylara, yağmur, güneş, soğuk ve sıcağa bağımlıdır; o da fırtına, dolu, börtü böcek ve kötü ürünlerle hesaplaşmak zorundadır; ama kuzey kıyılarında doğa daha serttir ve birdenbire ayaklanarak, insanların uzun yıllar boyunca oluşturduğu yapıtları suyla parçalayıp yok edebilir.
Ama insanın aklı vardır; yorulmak bilmez; deneyim ve araştırma sonucunda ilkel düşmana karşı savunma yolları bulur ve böylece sürekli devinen kıyıyı durdurmaya çalışır. Oranın insanları, çok eski zamanlardan beri doğa güçlerinin hiç hesaba sığmayan ani saldırılarından korunmak için birtakım önlemlere başvurmuşlardır. İnsan eliyle insan aklı, burada yalnızca sel olayının özelliklerini hesaplayarak yeni topraklar kazanmakla kalmamış; setlerle bu yeni toprağı korumanın yolunu da bulmuştur. Set yapımı konusundaki haberler, VI. yüzyıla dek izlenebilir; setler önce, deniz kabardığı zaman kıyıyı korumak ve sel altında kalan yerleri yeniden kazanmak için yapılmıştır. Sonra insanlar saldırıya geçerek yeni topraklar kazanmaya çalışmışlardır. O zamandan beri Schleswig'de, denizden binlerce hektar toprak kazanılmıştır.
İnsan kuşakları, yüzyıllardan beri bu savunma ve çabanın gelişmesi için alın teri dökmüşlerdir. Eskiden işler düzensiz; setler basık ve kusurluydu. Hükümet sık sık savaşa giriştiği için, işi tasarımlı olarak düzenleyemiyordu. Seddi birkaç köyün ortak olarak yapması sırasındaysa, kanlı olaylar oluyordu. Ama zamanla kamu yararı için yapılan setlerle ilgili olarak ortaya çıkan gereksinmeler, sorumluluk ve katılım konusunda, görenekleşen kimi kuralların kabul edilmesini sağladı. Baş Set Beyi'nin buyruğunda, ona karşı sorumlu olan ve köyün seçtiği Set Beyi, bölgesindeki setlerin onarımı ve gerekli işlerin yapılması gibi sorunları çözümlemekle yükümlüydü. Özellikle ilkyazda, belirli bir seddin, gerisindeki toprakları su baskınına karşı koruyup koruyamayacağı incelenirdi. Setlerin korunması için düzenli aralıklarla yinelenen işler ve halkın bunlara katılma biçimi belirli kurallara göre saptanmıştı. Yavaş yavaş, bir bölgedeki set işleri, oranın halkı için ortak görev durumuna gelmiş ve giderlerin bölüşülmesinde de belirli kararlara göre davranılmıştır.
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   ...    63   »