Ana Sayfa » Yolculamak » Kır Atlı : 09


KIR ATLI

HANS THEODOR WOLDSEN STORM

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 75


'Evet' dedi Hauke, 'Ama boğulmadım işte.'
Yaşlı adam, 'Hayır,' dedi ve bir süre dalgın dalgın oğlunun yüzüne baktı: 'Bu seferlik boğulmadın.'
Hauke yeniden, 'ama bizim setler işe yaramaz,' diye söylendi.
'Ne, ne diyorsun sen çocuk?'
'Setleri diyorum.'
'Ne olmuÅŸ setlere?'
'Bunlarda iÅŸ yok baba.'
Yaşlı adam onun yüzüne karşı güldü: 'Ne oluyor oğlum? Yoksa sen de Lübeckli harika çocuk musun?' (13) dedi.
Ama delikanlı şaşırmadı; 'Suya bakan yanı pek dik; birkaç kezdir olduğu gibi yeniden bir su baskını olursa, burada, seddin gerisinde de boğuluruz,' diye yanıt verdi.
Yaşlı adam, cebinden çiğneme tütününü çıkardı ve onu bir parça eliyle çevirerek dişlerinin gerisine attı. Sonra içerleyerek, 'Bugün kaç araba toprak taşıdın?' diye sordu; çünkü setteki çalışmaların da çocuğun aklının çalışmasını önleyemediğini çok iyi görüyordu.
'Bilmiyorum baba, belki de başkalarının taşıdığından biraz daha çok; ama setlerin başka türlü olması gerekiyor!'
Babası kahkahayla gülerek, 'Öyleyse Set Beyi olmaya bak; o zaman başka türlü yaparsın!' dedi.
Delikanlı, 'Evet baba,' diye yanıtladı.
Yaşlı adam ona bakarak birkaç kere yutkundu ve sonra dışarı çıktı, oğluna ne yanıt vereceğini bilmiyordu.
***
Ekim sonunda set işleri tamamlandığında bile kuzeye, açık denize doğru yapılan gezintiler, Hauke Haien için en iyi eğlence oluyordu. Genellikle gündönümü fırtınalarının koptuğu günlere raslayan bir zamanda gelen Azizler Günü'nü, evet biz Frieslilerin bu fırtınaların yeğinliğinden dolayı yakınmaya hak kazandığımız bu günü, o, çocukların Noel bayramını beklediği gibi beklerdi. Sular yükseldiğinde, hiç kuşkusuz fırtına ve havaya bakmadan yalnız başına uzakta, seddin üzerine uzanırdı. Martılar çığlık çığlığa bağırırken, sular sedde saldırarak geri çekildikleri ve çimenli yerden büyük bir parça kopararak uzaklaştıkları zaman, Hauke'nin öfkeli gülüşü ve bütün gücüyle, 'İnsanların bir şey beceremediği gibi, siz de bir şey yapamıyorsunuz!' diye bağırdığı duyulabilirdi. Ve sonunda, ince vücuduyla geniş ıssızlıktan sıyrılarak, çoğu zaman karanlıkta set boyunca eve koşar ve babasının kamıştan dam altındaki alçak kapısına ulaşır; buradan da küçük odaya dalardı.
Kimi zaman, yanında yumruk büyüklüğünde bir kil topak getirir ve artık ona ses çıkarmayan yaşlı adamın yanına oturarak, ince yağ mumunun ışığı altında türlü türlü set örnekleri yapardı. Sonra onları içinde su bulunan yassı bir kaba koyarak bunun içinde dalgaların yalamasını oluşturmaya çalışır ya da şist tahtasını eline alarak, kendisine göre nasıl olması gerekiyorsa, setlerin denize bakan yanının profilini çizerdi.
Okul sıralarında yan yana oturduğu çocuklarla düşüp kalkmaktan hoşlanmıyordu. Onların da düşlemci bir çocukla ilgilenmek istemedikleri görülüyordu. Yeniden kış gelip de don bastırdığında, set üzerinde
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   ...    63   »