Ana Sayfa » Yolculamak » Konuşan Kaftan : 09


KONUÅžAN KAFTAN

KALMAN MIKSZATH

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 90


Ak saçlı György Pato göğsündeki gümüş zinciri sallayarak:
- Doğru söylüyor! dedi, samanın içinden buğdayı seçti çıkardı.
Gabor Porosznoki yerinden kalkıp Mihaly Lestyak'ın yanına gitti ve delikanlının omzuna vurarak:
- Bundan böyle oy sahibisin, oğul, dedi törenle. Bay Mihaly Lestyak, zatının yeri aramızdadır, buyurun, şöyle oturun. (Yeşil masanın başında bir boş iskemle, Janos Szücs'ün iskemlesi duruyordu.)
O zaman herkeste bir coşkunluk görüldü. Macarlar beklenmedik işlerden çabuk duygulanırlar; bu da o anlardan biriydi. Kent uluları delikanlının elini sıkmak için yerlerinden sıçradılar. Kristof Agoston bile Ferencz Kriston'un kulağına eğilerek barışmak istercesine:
- Ah o keçi sakallı babası olmasa! dedi.
Bay Kriston yüzünü ekşitti:
- Bırak Allahını seversen! Yahu, kentin armasında da meleyen bir keçi var.
- İyi, anladık ama bunun babası Kecskemet'e ayağında çarıkla gelmiş bir Slovak'tır.
- Ama çocukta hiç de belli değil.
(Sahiden, geçenlerde çıkan bir tıp dergisinde herkes okumuştur: Beyaz bir insanın yarası -hekim diliyle deri bütünlüğünün eksikliği- bir zencinin derisiyle yamanınca o küçük kara deri parçası gitgide ağarırmış; bunun gibi, zencinin vücuduna yamanan beyaz deri de yavaş yavaş kararırmış. Büyük Macar kentlerinde yüzyıllardan beri bu olay sürüp gelmektedir. Herhangi yabancı bir aile zamanla Macarlıkla öyle bir kaynaşır ki, onun rengini bile alır. İşte yaşlı terzi Lestyak, rengi belirsiz saçı, yuvarlak kafasıyla Slovakların oştyepkasına (10) benzediği halde Mihaly kurnazlıkla parlayan söbü yüzü, ela gözleri ve incecik bıyığıyla öyle bir Macar ki, sırtında tek gömlek yerine akıllı uslu bir urba olsa hani kimse şu duvarda betimleri asılı eski üyelerden birinin torunu olmadığını ileri süremez.)
Meclise can gelmiş, görüşmelere yeniden başlanmıştı. Biraz sonra Kecskemet'in bugünkü siyasetine uygun olarak ne pahasına olursa olsun kente Türk getirilmesine oy birliğiyle karar verildi.
Derken onur yerinde oturan Porosznoki yeni bir konuya geçti.
- Daha Başkan seçimi var görüşülecek, dedi. İyi günlerde bu yer erdem sahibi kişiler için bir ödüldü, ama bugün, Başkanların birçoğu yurt uğruna kurban gitmiş, birini Budin Sancak Paşası kazıklatmış, öteki İstanbul'un Yedikulesi'nde üzücü bir tutsaklıktan sonra ölmüş, birini Kuruczlar süngüleriyle delik deşik etmişler ve bir dördüncüsünün de karısı kaçırılmışken, evet böyle bir günde Başkanlık asasını kabul etmek kahramanca bir özveridir ve hiçbir kentdaşımızı seçim yoluyla böyle bir yıkıma itivermeye hakkımız yoktur. Çünkü, sorarım size, bugün halk oyunu kime verir? Çok değer verdiği kişiye mi? Böyle bir günde kamu işlerinin başına güvenilen ve sevilen kişi yerine kimsenin sevmediği birinin geçmesi olası mı, değil mi? Ben bunun olabileceğini sanıyorum, sayın baylar. (Coşkun onaylama sesleri.)
- Öyle, öyle! Çok doğru!
- Baylar, Başkan'ın üyeler içinden seçilmesi gerektiğine göre bugünkü koşullar içinde bir tek çıkar yol kalıyor ki, o da içinizden birinin gönüllü olarak Başkanlık yerine geçmesidir.
Gözlerini merakla çevrede gezdirdi. İçeriye bir kilise sessizliği çökmüştü. Üyelerden kıpırdanan bile olmadı.
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   ...    64   »