Ana Sayfa » Yolculamak » Macbeth: 41


MACBETH

WILLIAM SHAKESPEARE

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 51


SIWARD - Öğrendiğimiz hep aynı şey: Kendine güvenen zorba hâlâ Dunsinane'deymiş, orayı kuşatmamızı önlemeyecekmiş.
MALCOLM - Tek orası kaldı zaten. Her yerde büyük küçük herkes kendisine başkaldırdı; hizmetinde olanlar da zorla hizmetinde, gönülden değil.
MACDUFF - İşin sonuna gelmeden sevinmeyelim. Biz, yiğitliğimizi sürdürelim.
SIWARD - Bizim olan nedir, olmayan ne, buna zaman karar verecek; o da yaklaşıyor. Düşler boş umutlara dönüşebilir. Son söz savaşın sonunda söylenecektir.
(Uygun adım yürüyerek çıkarlar.)
SAHNE V
Dunsinane. Hisarın içi.
Davullar bayraklarla Macbeth, Seyton ve askerler girer.
MACBETH - Sancaklarınızı dış surlara asın. Duyduğum haykırışlar hep “Geliyorlar!” Sağlam ve güçlü hisarımız, onu kuşatanlara yukardan bakıp güler. Gelip yatsınlar aşağı, açlıkla hastalıktan kırılıncaya kadar. Bizden kaçıp gidenlerle güçleri artmasaydı, onlarla göğüs göğüse çarpışır, hepsini gerisin geri geldikleri yere gönderirdik. O gürültü ne?
(İçeriden kadınların çığlığı işitilir.)
SEYTON - Kadınların çığlığı, efendimiz.
(Çıkar.)
MACBETH - Korkunun tadını hemen hemen unuttum. Bir zamanlar geceleyin bir çığlık duysam buz kesilirdim: Korkulu bir öykü dinlesem saçlarım diken diken olurdu. Korkuları artık kanıksadım. Kanlı düşüncelerime yoldaş olan kötülük beni artık hiç ürpertmiyor.
(Seyton yine girer.)
O çığlık neymiş?
SEYTON - Kraliçe ölmüş, efendimiz.
MACBETH - Bu er geç olacaktı, bu haber bir gün gelecekti. (6)Yarın sonra yine yarın, yarın diyerek küçük adımlarla ömrün son hecesine kadar ilerleyecektir zaman. Ölüm yolunda ilerlerken bütün dünlerimiz, geçmiş günlerimiz, sersemlere ışık tuttu. Sön, kısacık mum, sön! Ömür bir yürür gölge; zavallı bir kukla ki sahnede salınıp çırpınarak saatini dolduruyor, sonra bir daha adı duyulmuyor: Bir aptalın anlattığı bir masal bu; sırf gürültü, patırtı; bir anlama geldiği de yok.
(Bir haberci girer.)
Dilini kullanmaya geliyorsun, belli; anlatacağını çabuk anlat.
HABERCİ - Haşmetli efendimiz, gördüğümü sandığım bir şeyi haber vereceğim; fakat nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
MACBETH - Söyleyin nedir?
HABERCİ - Tepenin üstünde nöbet beklerken Birnam'a doğru baktım, birden bana öyle geldi ki, orman kımıldamaya başladı.
«   01   ...    31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   »