Ana Sayfa » Yolculamak » Marie Grubbe - III : 01
Bu kitabın hazırlanmasında M.E.B. Danimarka Klasikleri dizisinde yayınlanan birinci baskısı temel alınmış ve çeviri dili günümüz Türkçesine uyarlanmıştır.
Çeviren: Prof. Selahattin Batu
Yayına hazırlayan: Egemen Berköz
Dizgi: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.
Baskı: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.
Nisan 2000
Günün birinde Erik Grubbe, Madam Gyldenlöve'nin Tjele Yurtluğu'nun önünde arabasıyla durduğunu şaşarak gördü.
Yanında eşya ve hizmetçiler bulunmadığı için başından kötü bir şey geçmiş olduğunu hemen tahmin etti. Durumu öğrendiği zaman da Marie'ye iyi bir kabul göstermedi. O kadar öfkelenmişti ki, kapıları arkasından vurarak kapıyor, bütün gün ortalarda gözükmüyordu.
Bununla birlikte konu üzerinde iyice düşününce biraz yumuşadı. Hatta kızına karşı saygılı bir sevgi gösteriyor, konuşması yavaş yavaş eski bir saray adamının biraz katı inceliğine bürünüyordu. Çünkü olayın aslında bir yıkım sayılmaması gerektiğini anlamıştı. Karı koca arasında küçük bir anlaşmazlık olmuştu. Ama Marie henüz Madam Gyldenlöve adını taşıdığından, büyük bir zorlukla karşılaşmadan durumu düzeltebilirdi.
Ancak Marie, kocasından ayrılmakta üsteliyor, onunla barışmak konusunda tek bir söz bile dinlemek istemiyordu. Ama öfkesi, kırgınlığı henüz çok taze, anıları henüz açık yaralar halinde olduğu için ondan daha başka türlü bir davranış beklemek akıllıca olmazdı. Onun için hiç önem vermiyor, zamanla her şeyin düzeleceğine inanıyordu.
Bundan başka bir şey daha vardı ki, bunun da kendisine çok yardımı dokunabilirdi: Marie hemen hemen çırılçıplak bir durumdaydı. Aggershus'tan, bütün giysi ve mücevherlerini bırakarak gelmişti. Hiç kuşkusuz çok geçmeden kendisi için günlük bir gereksinime dönüşmüş olan o görkemi arayacak, Tjele'deki basit yemekler, kötü hizmet ve genellikle günlük yaşamın basitliği, bıraktığı şeylere karşı içinde yeniden bir özlem uyanmasına neden olacaktı. Öte yandan Ulrik Frederik de ne kadar kızgın olursa olsun, Marie'den ayrılmayı kolay kolay düşünemezdi. Parasal bakımdan Marie'nin drahomasını bırakacak durumda değildi. Çünkü on iki bin taler nakit, büyük bir tutardı. Sonra altınlar, taşınmazlar, öteki servetler de azımsanacak şeyler değildi. Bunları bir kez eline geçiren bir insanın kolayca hepsinden vazgeçebileceğini sanmıyordu.
Tjele'de altı ay kadar her şey yolunda gitti. Marie dingin bir çiftlik yaşamı sürüyordu. Buradaki derin huzur, günlerin yalınlığı ve olaysız geçmesi onun için yeni bir şeydi. Ve Marie bu dinginliği devinimsiz, düşsel bir rahatlık içinde tadıyordu.
Geçirdiği günler ona yorucu bir savaşım ve boğuşma, hiçbir amaç gözetmeden, durup dinlenmeden ileriye doğru bir atılış gibi geliyordu. O günler şimdi gözünün önünde çiğ, hırçın bir ışık içinde canlanıyor, ona kulakları sağır eden, dayanılmaz bir gürültü gibi görünüyordu. Buradaki rahatlık veren gölgeler, tatlı ve uysal sessizlik içinde, varlığını hoş bir güven ve erinç duygusu kaplıyor, dışarıda, uzaklardaki o erinçsiz, sıkışık, gürültülü yaşamı düşünerek sığındığı dingin köşede kavuşmuş olduğu erincin zevkini artırmaktan haz duyuyordu. Kendisi bu yaşamdan öteye kaçmış, kendine kimsenin bulamayacağı üzünçlü, sevimli, yalnızlığını kimsenin bozamayacağı güvenli bir köşecik bulmuştu.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 ... 33 »