Ana Sayfa » Yolculamak » Mektuplar : 10


MEKTUPLAR

PLATON

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 76


yandaşlar olmadıkça böyle bir şey yapılamazdı; kentimiz de, atalarımızın yöntem ve göreneklerine göre yönetilmediğinden, elde hiç dost ve yandaş yoktu; yenilerini bulmaya gelince, bunun ne denli güç olacağını biliyordum. Bundan başka, yazılı yasalar, yöntemler ve görenekler bozulmuş; kötülük de öyle hızla ilerlemeye başlamıştı ki, önceleri halk çıkarını ele almayı can ve gönülden isteyen ben, bu durum karşısında her şeyin akıntıya kapıldığını gördüğümdem sanki sersemlemiştim. Bununla birlikte, bu durumu iyileştirmek ve tüm yönetim biçimini değiştirmek için yollar aramaktan geri kalmıyor, eyleme geçebileceğim anı bekliyordum. Ama sonunda, o zamanki bütün devletlerin kötü yönetildiğini anladım; çünkü yönetim, uygun koşullar altında yetkin olarak yeniden düzenlenemezse, yasalarının iyileşmesine hemen hemen olanak yoktur. İşte bunun için, felsefeyi överken, ancak felsefenin yardımıyla devletlerin ve kişilerin yönetiminde doğruluk gösterilebileceğini söylemiş; bundan ötürü de, insan soyunun, başına çöken belalardan ancak tam ve gerçek filozofların yönetimi ele almasıyla ya da devletin başında olanların, Tanrı'nın iyicilliğiyle gerçekten filozof olmaları durumunda kurtulabileceğini belirtmiştim.
İşte İtalya ve Sicilya'ya, ilk olarak bu düşüncelerle geldim ve bu ülkelerde “mutlu” denen yaşamı (İtalya ve Syrakusa yöntemlerine göre ardı arası kesilmeyen şölenlerle dolu o yaşamı) hiç beğenmedim. Herkes karnını günde iki kez tıka basa dolduruyor; gece kimse yalnız yatmıyor; herkes böyle bir yaşayışın açmış olduğu yolda yürüyüp gidiyordu. Yaradılıştan ne denli üstün yetileri olursa olsun, yeryüzünde hiç kimse, gençliğinden beri böyle yetişmiş olursa bilgeliğe erişemez; ölçülü de olamaz. Öteki erdemler için de aynını söyleyebilirim. Yurttaşlar, her şeylerini çılgınca harcamak gerektiğini düşünür; bütün çabalarını aşk cümbüşlerine vererek yiyip içmekten başka bir şeyle uğraşmamak gerektiğini sanırlarsa, hiçbir yasa, ne denli iyi olursa olsun, bir devleti rahata kavuşturamaz. Böyle devletler, tyrannosluk, oligarşi, demokrasi gibi birçok yönetim biçiminden geçmek zorunda kalırlar; Siyasal erkin başında olanlar da, doğruluk ve eşitlik üzerine kurulmuş bir yönetim biçiminin adını bile işitmeye katlanamazlar.
İşte yukarda sözünü ettiklerimden başka, Syrakusa'ya geçerken bunları düşünüyordum. Ama bana öyle geliyor ki, uğursuz bir güç, daha o zaman Dion'la Syrakusalıların başına çöken yıkımların tohumunu atmaya çalışıyordu. Size, şimdi ikinci kez olarak vermekte olduğum öğütleri de tutmak istemezseniz, daha başka yıkımların olagelmesinden de korkulur. Dion'la olan ilişkilerimizde (Dion o zaman gençti) ona insanlık için en iyi şeyin ne olduğunu söylemek ve bunu gerçekleştirmesini istemekle tyrannosluğun yıkılması yolunda çalıştığımı bilmiyordum. Çünkü, keskin zekasıyla her şeyi, hele o zamanki sözlerimi çok iyi kavrayan Dion, beni rasladığım gençlerin hiçbirinde görmediğim bir anlayış ve coşkuyla dinledi; ve erdemi, zevk ve şehvetten kat kat üstün tutarak birçok İtalyan ve Sicilyalıdan büsbütün başka türlü yaşamaya karar verdi. Onun bu tutumu karşısında, tyrannosluk yandaşlarının duyduğu nefret de, Dionysios ölünceye kadar gitgide arttı.
Dionysios ölünce, Dion, gerçek felsefeyle edinmiş olduğu düşüncelerin başkalarında da bulunabileceğini düşündü ve böyle düşüncelerin başkalarının kafalarında da yer etmiş olduğunu gördü; bunlar, sayıları az olmakla birlikte, yine ufak bir topluluktu. Dion, Tanrı'nın yardımıyla, Dionysios'u da bunların arasına katabileceğini sanıyordu; böylece Dionysios da, öteki Syrakusalılar da sözle anlatılamaz bir mutluluk içinde yaşayacaklardı. Bundan başka Dion, benimle olan ilişkisinin, kendisinde nasıl en iyi, en güzel bir ömür sürme isteğini kolayca uyandırdığını anımsayarak, işbirliği etmem için, her ne olursa olsun, hemen Syrakusa'ya gelmem gerektiğini düşündü. Böyle yaşama isteğini Dionysios'da uyandırabilirse (ki bunun için girişimde bulunuyordu) bütün ülkede, şimdi olduğu gibi kan akıtmalara, idamlara, yıkımlara yol açmadan, gerçek ve mutlu bir yaşam sağlayabileceğini umuyordu. Böyle doğru bir düşünceyle, Dionysios'u beni yanına çağırması gerektiğine inandırdı; kendisi de bana adamlar gönderdi ve her ne olursa olsun, başka kimseler Dionysios'u etkileyerek onu en iyi yaşam yolundan çevirip başka bir yaşayışa sürüklemeden önce, Syrakusa'ya gelmemi istedi. Biraz uzatmış olacağım ama, bunu benden şu sözlerle diliyordu: “Tanrı iyiliğiyle elde ettiğimiz bu fırsattan daha uygun bir fırsat bekleyebilir miyiz?” Sonra sırasıyla, İtalya ve Sicilya devletinin büyüklüğünü; elindeki yönetim erkini; Dionysios'un gençliğini ve felsefeyle eğitime gösterdiği ateşli hevesi ileri sürüyor; Dionysios'un yeğen ve arkadaşlarının benim
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   ...    28   »