Ana Sayfa » Yolculamak » Mektuplar : 19
üzerine yazılarını görünce kendisi ciddi de olsa, yapıtını ciddiye almadığını ve düşüncesinin, kendisinin en iyi yerinde gizli kaldığını kabul etmeliyiz. Yok, düşüncesini çok ciddi birşey olarak yazıyla anlatmışsa, o zaman bu adamın aklını, Tanrılar değil ama ölümlüler almıştır, diyebiliriz.
Asıl konudan ayrılarak söylediğim bu sözleri, bu açıklamaları dikkatle okumuş olanlar, Dionysios ya da ondan daha büyük ya da daha küçük bir kimse, doğanın en eski, en yüksek ilkeleri üzerine bir şey yazmışsa, bu yazıların sağlam ders ve araştırmalara dayanamayacağını kolayca anlarlar; sözlerim de ilkten bunu gösterdi. Çünkü böyle olmasaydı, Dionysios da bu gerçeklere benim beslediğim saygıyı gösterir; bunları yersiz ve yakışık almayan bir yolla ortaya koymaktan çekinirdi. Bunları unutmaması için yazmış olamaz; bu gerçekler öyle kısadır ki, ruh bir kez kavradı mı, unutma dokuncası kalmaz. Dionysios gerçekten böyle bir şey yapmışsa, bu, ya benim öğretimi kendi malı gibi göstermek ya da bu öğretimden pay almış olmakla kazanacağı ünü düşünerek, ondan pay almış gibi görünmek içindir. Verdiğim biricik ders bütün gerçekleri öğretmeye yetmişse, söylediklerini kabul edebiliriz. Ama bunu nasıl başardı? Thebaililerin dedikleri gibi: Zeus bilir. Ben, yukarıda da söylediğim gibi, öğretimi ona yalnızca bir kez anlattım ve sonra, sözünü bile etmedim.
Olayları olduğu gibi öğrenmek isteyenler, öğretimi, Dionysios'a niçin ikinci, üçüncü ya da daha çok yinelemedim; bunu anlamalıdırlar. Acaba Dionysios, beni bir kez dinledikten sonra, bunun yettiğini mi sandı? Benden önce başkalarından öğrendikleri ya da kendi kendisine bulduklarıyla gerçekten yeter bilgisi var mı; derslerimi değersiz mi buluyor; yoksa (üçüncü olarak şunu da düşünebiliriz) bunlar kavrama yeteneğinin dışında mı? Kendisini bilgelik ve erdeme vererek yaşamıyor mu? Öğretimi anlamsız buluyorsa, bunun tersini gösterecek ve bu konularda Dionysios'tan çok daha yetkili birçok tanığım var. Bu gerçekleri kendi buldu ya da öğrendiyse, bunları özgür bir ruhun eğitimine yardım edecek değerde buluyorsa, nasıl oluyor da (olağanüstü bir adam değilse), bu konularda kendisine kılavuzluk eden birini aşağı görüyor? Onu ne için aşağı gördüğünü, şimdi söyleyeceğim.
Biraz sonra, o zamana dek Dion'un mallarına dokunmamış, gelirinden yararlanmasına izin vermiş olan Dionysios, mektubunda yazdıklarını tümüyle unutmuş gibi davrandı; Dion'un işlerine bakanlara, Peloponessos'a hiçbir şey göndermemelerini buyurdu. Bu malların Dion'un değil, oğlunun olduğunu; oğlu da kendi yeğeni olduğundan, yasa gereği onun vasisi sayılacağını söylüyordu. İşte bu ana dek Dionysios böyle davranmıştı. Bense felsefeye nasıl bir sevgi beslediğini anlamaya başlıyordum, kızmamak elimden gelmiyordu. Mevsim yazdı, gemiler de limandan çıkıyordu. Ben, yalnızca Dionysios'a değil, kendime de, beni üçüncü kez olarak Skylla boğazını geçip
“uğursuz Kharybdis ile karşılaşmaya”
zorlayan kimselere de kızmam gerektiğini düşünüyordum.
Dionysios'a, Dion'a karşı böyle aşağılamayla davranıldıkça, yanında kalamayacağımı söyledim. Beni yatıştırmaya çalıştı; böyle çabucak gitmem, bu haberleri yaymam, onuruna dokunacağından kalmamı diledi. Üstelediğimi görünce, gezim için gereken hazırlıkları kendisinin yapamayacağını söyledi. Bense ilk kalkan gemiye binmek istiyordum: Çok kızmıştım; yolumda durulacak olursa her şeyi göze almaya hazırdım; çünkü hiçbir suçum olmadığı gibi, asıl yakınan da bendim. Dionysios kalmak istemediğimi görünce, beni yolculuk mevsimi geçinceye kadar alıkoymak için şu hileyi düşündü: Konuşmamızın ertesi günü yanıma geldi ve şu kurnazca sözleri söyledi: “Aramızda Dion ve onun çıkarları var; ayrılığımızın nedeni de bu. Gel, bu engeli ortadan kaldıralım. Sana olan saygımdan, bak Dion'a nasıl davranacağım: Malını mülkünü kendisine vermek doğru olacaktır: Peloponessos'da otursun, ama sürgün olarak değil; kendisi, ben ve siz, dostları bir anlaşmaya varınca buraya gelebilecektir; ama doğallıkla, bana karşı koymamak koşuluyla. Bundan sen ve dostlarınla Dion'un akrabaları sorumlu olacaktır: Dion da böyle bir şey yapmayacağına size söz verecektir. Payına düşen malı mülkü, Atina ya da Peloponessos'ta sizin seçeceğiniz kimselere emanet edilecektir. Dion, bunlardan yararlanacak, ama izniniz olmadan bunları
« 01 ... 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 »