Ana Sayfa » Yolculamak » Michael Kohlhaas : 01
Bu kitabın hazırlanmasında Michael Kohlhaas'ın M.E.B. Alman Klasikleri dizisinde yayınlanan ilk baskısı temel alınmış ve çeviri dili günümüz Türkçesine uyarlanmıştır.
Almancadan çeviren: Doç. Dr. Necip Üçok
Yayına hazırlayan: Egemen Berköz
Dizgi: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.
Baskı: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.
Mart 1999
18 Kasım 1777'de Oder üzerindeki Frankfurt'ta doğmuş olan Heinrich von Kleist, daha çocuk denecek yaşta büyük bir öğrenme hevesi gösterdi; bu öğrenme hevesiyle birlikte onda az rastlanır bir kavrayış ve anlayış göze çarpıyordu. Kleist, on, on bir yaşlarında annesiyle babasını yitirdi. Yetim ve öksüz kalınca, Berlin'de vaiz Carl'ın koruması altına verildi. Vaizin yanında 1792 yılına kadar kaldı. Bundan sonra babasının yolundan yürümeye karar verdi ve subay adayı olarak Potsdam'daki hassa alayına girdi. Orada kibar tavırları, canlılığı, müziğe yeteneğiyle kendisini sevdirdi. Ren savaşına katıldı. Daha sonra karşılık görmediği derin bir aşka kapıldı; bu sevgi, üzerinde öyle büyük bir etki bıraktı ki, bu kibar genç, giyim kuşamını savsaklayıp kendini matematiğe ve Kant felsefesine verdi. Bunun sonucu olarak 1799 yılında hassa teğmenliğinden çekilip yine Frankfurt'a döndü, orada yükseköğrenime başladı. Kız kardeşleri de Frankfurt'ta bulunuyorlardı. İşte Kleist yaşamının en mutlu günlerini burada yaşadı; hele kentin ileri gelenlerinden birinin sevimli ve zeki kızıyla nişanlanınca, mutluluğu bir kat daha arttı. Fakat bu mutluluk uzun sürmedi; aşırı derecede kafa yorgunluğu yüzünden sağlığı bozuldu. Askerlikten ayrıldıktan sonra yapısına uygun bir uğraşı da bulamamıştı. Kant felsefesi, Kleist'ın gerçeğe varabilme konusundaki inancını körletmişti. Sağlığıyla birlikte ruh durumu da kökünden bozulmuştu. Dışişlerine girmek üzere 1800'de Berlin'e gitti. Siyasal bir görevle Viyana'ya doğru yola çıktı; fakat buraya ulaşamadan yine Berlin'e döndü. Düzen ve sabır isteyen memurluk yaşamından çekilmeye karar verdi; bu iş için yaratılmamış olduğunu duyumsamıştı. Kant felsefesiyle uğraşması onu insanoğlunun varlığı ve ödevleri konusunda öyle bir bocalama içine attı ki, garip yapısının da etkisiyle umutsuzluğa kapıldı, iş göremez oldu; hatta nişanlısına karşı duyduğu sevgi bile körlendi. Bunun üzerine nişanlısı, onun bir uğraşıda karar kılamadığını ileri sürerek nişanı bozdu. İşte bundan sonra Kleist'ın yaşamı ülke ülke dolaşmakla geçti. Yitirdiği erinci başka çevrelerde, başka insanlar arasında yeniden elde etme umuduyla, sevgili kız kardeşi Ulrike ile birlikte, 1801'de Paris'e gitti. Oradaki yaşam, onu kendi içine çekilmeye yöneltti: Gönlü insanlara, bilime karşı gittikçe artan bir tiksinmeyle doldu. Bunun üzerine dünyadan elini eteğini çekmeye, İsviçre'de toprak alarak bir köylü gibi yaşamaya karar verdi. Kız kardeşini Frankfurt'a kadar götürdükten sonra İsviçre'ye döndü; fakat tasarısını uygulamaya koyamadı. Paris gibi büyük bir dünya kentinin gürültüsünden İsviçre'nin şairane yalnızlığına sığındığı halde, ruhu dinginliğe kavuşamamıştı: bazen büyük umutlarla dolup taşıyor, bazen de umutsuzluğa kapılıyor, hatta çılgına dönüyordu.
Bern'de bulunduğu sıralarda büyük şair Wieland'ın (1) oğlu Ludwig Wieland ve küçük Gessner (2) ile tanıştı. Bu tanışma sonunda, o zamana kadar uyumuş olan şairlik yeteneği uyandı. İsviçre'de Schroffenstein Ailesi adlı oyununu yazdı (1802) ve Kırık Testi adlı güldürüsüyle birçok kez yeniden
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 ... 43 »