Ana Sayfa » Yolculamak » Mozart Prag Yolunda : 03


MOZART PRAG YOLUNDA

EDUARD MÖRIKE

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 30


çizgili açık mavi renkte, rahatça bir giysi vardı; yukarıya doğru yarım kaldırılmış olan güzel saçlarının açık kestane rengindeki dolgun lüleleri omuzlarına ve ensesine serpilmişti; bunlar kadıncağızın yaşamı boyunca hiçbir zaman pudra yüzü görmemişlerdi. Oysa kocasının bir örgü içine toplanmış gür saçları, bugün biraz daha özensiz olmakla birlikte, her zaman pudralanırdı.
Hafif çıkışlı bir bayır üzerinde verimli tarlalar arasından ve bunları ara sıra kesen genişçe koruluklar içinden geçerek yavaş yavaş yükselmişler ve şimdi ormanın kıyısına ulaşmışlardır.
Mozart; “Yalnızca bugün değil, dün de, önceki gün de ne kadar çok ormandan geçtik” dedi, “O sırada içlerine dalmayı istemek şöyle dursun, hemen hiç bir şey düşünmedim. Şimdi ama sevgili çocuk, bir kerecik olsun inelim de orada gölgelikte şu çok güzel görünen mavi çiçeklerden toplayalım. Arabacı dostum, senin hayvanların da biraz dinlensinler.”
İkisi birden ayağa kalkarken üstadı tartışmaya düşüren küçük bir kaza oldu. Pahalı lavanta kolonyası dolu bir şişeciğin kapağı, onun dikkatsizliği yüzünden açılmış, içindeki sıvı, kimse farkında olmadan, giysilerinin ve döşemenin üstüne dökülmüştü. Karısı: “Deminden beri öyle kuvvetli kokuyordu ki böyle bir şey olacağını düşünmeliydim! Ah, ne yazık! Halis Rosée d'Aurore (3) dolu şişenin hepsi döküldü; onu canım gibi saklıyordum” diye dövünmeye başladı. Kocası yatıştırmak istedi: “A divane, düşün bir kez! Bu kaza sayesinde senin Tanrılara layık kokulu ispirton biraz işe yaradı. Önce bir fırın içinde oturuyorduk ve tüm yelpazelenmelerin işe yaramıyordu, fakat şimdi arabanın hemen her yanı birden serinledi; sense bunu dantelalı göğüslüğüme serptiğim birkaç damladan biliyordun; sanki yeniden canlanmıştık ve kesimevi arabalarına bindirilmiş koyunlar gibi başlarımızı bir yana sarkıtacağımıza neşe içinde konuşmamızı sürdürdük; hem bu hayırlı olay bütün yol boyunca bizi serinletip duracak. Ama şimdi artık gel de bir kez olsun iki Viyanalı burnu çabucak şu yeşil yabanlığa sokalım.”
Yolun kıyısındaki hendeği kol kola aştılar ve çam ağaçlarının gölgelikleri içine daldılar. Çevre biraz sonra bir hayli karardı. Yalnızca, arada sırada bir ışın demetinin kadife gibi yumuşak yosun zemin üzerinde aydınlık bir leke yaratmak üzere karanlığı sıyırıp geçtiği görülüyordu. Dışardaki cehennem sıcağına karşılık buradaki ferahlatıcı serinliğin ansızın yarattığı değişiklik, eğer eşi onu düşünmemiş olsaydı, kaygısız adam için tehlikeli olabilirdi. Kadıncağız yanında getirdiği ceketi zorla onun sırtına geçirdi.
Mozart, yüce ağaç gövdelerine bakarak: “Tanrım, bu ne şahane güzellik!” diye bağırdı, “Sanki bir tapınak içindeyiz; hiç orman içine girmemiş gibi şimdi ilk defadır ki bütün bir ağaç sürüsünün böyle sıra sıra dizilişinin ne demek olduğunu anlıyorum! Bunları bir insan eli dikmemiş, hepsi kendiliğinden buraya konmuş ve yalnızca birlikte yaşamanın ve birlikte gelişmenin zevki için böyle yan yana sıralanmış duruyorlar. Düşün bir kez, ben genç yaşımda Avrupa'nın yarısını dolaşmışım, yaratanın en yetkin, en güzel yapıtı olan Alpleri ve denizi görmüşüm; şimdi de Bohemya sınırındaki basit bir çam ormanında, Tanrı'nın budalası, hayran hayran durmuş, böyle bir şeyin var olabileceğine şaşmaktayım. Sizin perileriniz, Faunelarınız (4) ve benzerleri gibi değil, (5) bir sahne ormanı da değil, hayır, yerden bitmiş ve yerin yaşlığıyla güneşin ısılı ışığı sayesinde büyümüş! Burası, o alınlarında dallı budaklı harika boynuzlar taşıyan geyiklerin, o maskara sincapların, çalı horozlarının ve ala kargaların yurdudur.” - Yere eğildi, bir mantar kopardı, tepeliğinin güzel kızıl rengini, eteklerindeki ince beyaz pulları hayran hayran seyretti, mantara birkaç çam iğnesi batırmadan duramadı.
Karısı: “Seni gören, bu tür az rastlanır şeylerin pekâlâ yetiştiği Prater'in (6) içine yirmi adımcık olsun atmamışsın sanacak” dedi.
Mozart: “Prater de neymiş, canım? Bu kelimeyi burada nasıl ağzına alabiliyorsun? Orada bir sürü araba, kılıçlar, fistanlar, yelpazeler ve çalgıdan, dünyanın gürültüsünden başka bir şey görüp duyabilir misin? Hatta oradaki ağaçlar da her yanı sarmışlar ama ne diyeyim - yerlere serpilen kayın ve meşe kozalaklarını,
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   ...    39   »