Ana Sayfa » Yolculamak » Mozart Prag Yolunda : 06


MOZART PRAG YOLUNDA

EDUARD MÖRIKE

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 30


Her türlü ve renkten tasayı, bu arada pişmanlık duygusu da eksik olmamak üzere, her bir zevkin acı bir çeşnisi olarak kendisinin bir kısmeti gibi kabul etmeye alışmıştı. Ama biliyoruz ki, bu acılar da sonunda durulup saflaşarak derin bir kaynakta toplanacak ve bu kaynak yüzlerce altın oluktan fışkırıp, melodilerinin çeşitliliği için ardı arkası kesilmeksizin insan yüreğinin bütün dertlerini ve mutluluklarını dışarıya akıtacaktır.
Bu arada açık bir biçimde göze çarpan da Mozart'ın yaşama biçiminin evlilik çevresindeki kötü etkisiydi. Akılsızca ve düşüncesizce yürütülen bir tutumsuzluğun sızıları hemen hazırdı. Hele gönlünün en güzel davranışlarından birine çok bağlı görünüyordu. Gereksinimi olan biri ondan biraz ödünç para almak ya da onun kefilliğini dilemek istese, bunu, Mozart'ın önceden uzun boylu rehin ya da başka bir güvence aramayacağını bilerek istemiş olacağını kabul edebiliriz; gerçekten de onda bu gibi akıllılıklar bir çocuktan daha az aranabilirdi. Ona kalsa elindekini hemen bağışlar ve bunu hep özellikle kendisinde fazla fazla bulunduğuna inandığı zamanlar sevinç dolu bir cömertlikle yapardı.
Bu biçimde bir har vurup harman savurmanın her zamanki ev harcamalarıyla birleşince eriştiği para tutarı şüphesiz ki gelirleriyle hiçbir biçimde orantılı olamazdı. Tiyatro ve konserlerden, yayınevlerinden ve öğrencilerinden aldıkları paralar imparatordan aldığı aylıkla birlikte, halkın o yıllarda Mozart'ın müziğine karşı henüz kesin bir anlayış göstermekten çok uzak olması dolayısıyla, gereksinimlerine o oranda yetmeyen bir toplama varıyordu. Müziğindeki büyük güzellik, doygunluk ve derinlik o zamana kadar beğenilegelen, kavranması kolay çeşniye karşı genel olarak garipsenmişti. Gerçi Viyanalılar “Belmonts und Konstanze”ye -bu yapıtın halka yatkın yanları dolayısıyla- bir zamanlar bir türlü doyamamışlardı; fakat buna karşılık birkaç yıl sonra Figaro'nun Düğünü operası, hiç şüphesiz yalnızca tiyatro müdürünün çevirdiği dolaplar yüzünden değil, sevimli, fakat ölçüsüz derecede aşağı nitelikteki “Cosa Rara”nın yarışması karşısında hiç beklenmedik, acıklı bir başarısızlığa uğradı. Nitekim gene Figaro'yu, aynı etki altında bulunmayan olgun Praglıların büyük bir hayranlıkla karşılamaları üzerine, üstadımız bundan duyduğu şükran dolu coşkuyla arkasından yaratacağı ilk operayı Prag için yazmayı kararlaştırdı. Mozart zamanın uygunsuzluğuna ve düşmanlarının yaptıklarına aldırmayıp biraz daha önlemli ve akıllı davransaydı, sanatından gene çok büyük kazançlar sağlayabilirdi; fakat o, büyük kitlenin yeni yapıtını alkış tufanına boğmasına karşın bu girişiminden de tam yararlanamadı. Her şey bir araya toplandı ve talihi, yaratılışı ve kendi yanlışları hep birleşip o eşsiz adamın daha da gelişmesine fırsat bırakmadılar.
Bir ev kadınının, görevini bildiği sürece böyle koşullar altında ne kadar güç bir duruma düşeceğini kavramamız kolaydır. Karısı Konstanze, kendisi gibi, bir müzik adamının kızı olarak tam bir sanat ruhu taşıyan, yaşama canlısı bir genç kadın olduğu halde, bereket versin baba evinden yoksulluk nedir bildiği için, yıkımı daha kaynağındayken önlemek, birçok yanlış işi durdurmak ve büyük ölçüdeki kayıpları küçük ölçüde artırmalarla kapatmak yolunda bütün iyi niyetliliğini gösterdi. Ancak, özellikle sonuncu çaba bakımından gereken ustalık ve deneyimden galiba yoksundu. Paralar onun elindeydi ve hesapları o tutuyordu; her istek, her borç anımsatması, kısaca can sıkıcı ne varsa hepsi tümüyle ona yöneltiliyordu. Böylece zaman zaman sıkıntının boğazına kadar dayandığını duyuyordu, oysa çoğu zaman bu umarsızlık, bu darlık ve bu sıkıcı utanç durumuna, herkesin önünde rezil olmak korkusuna ayrıca bir de kocasının kötümserliği katılmaktaydı. Mozart, bir umutsuzluk durumunda günlerce hiçbir şey yapmaksızın ve hiçbir avutmaya kulak asmaksızın karısının yanında durmadan iç çekerek ve yakınarak yahut bir köşede suskun, içine kapanmış oturur, sonsuz bir vida gibi işleyen hazin ölüm düşünceleriyle durmadan oyulurdu. Bununla birlikte, kadıncağız cesaretini ancak pek seyrek olarak yitiriyor, açık görüşü sayesinde, birkaç zaman için bile olsa, çok defa çare ve yardım bulmayı beceriyordu; ama gene de, aslında düzelen ya pek az, ya da hiçbir şeydi. Onun, gerçek veya şaka yoluyla, yalvararak ve okşayarak bir gün için çayını karısının yanı başında içmesini, akşam yemeğini evinde ailecek yemesini ve sonra da artık sokağa çıkmamasını sağlayabilse, acaba bu başarısıyla eline ne geçirmiş olurdu. Mozart, bir kerecik karısının gözyaşlarına dayanamayıp ani bir şaşkınlık ve üzüntü içinde bu kötü alışkanlığına yürekten ilenerek kendinden istenenin daha fazlasını yapmaya söz verse bile boşunaydı, çünkü farkında olmaksızın gene eski gidişine yönelmekte gecikmezdi.
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   ...    39   »