Ana Sayfa » Yolculamak » New York'u Nasıl Sevdi? : 06


NEW YORK'U NASIL SEVDİ?

O. HENRY

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 113


Eve döndükten sonra Della'nın sarhoşluğu biraz geçti. Aklı başına gelerek sakıngan davranmayı düşündü. Saç maşalarını çıkartarak havagazını yaktı. Ve aşkla cömertliğin birleşmesinden doğan yıkımı onarmaya koyuldu. Sayın dostlar, burun kıvırıp geçmeyin. Bu her zaman çok büyük bir iştir. Korkunç bir iş!
Kırk dakika içinde saçları okul kaçağı bir çocuk kafası gibi kıvrım kıvrım olmuştu. Della aynadaki yansımasını eleştirici bir bakışla uzun uzadıya ve dikkatle seyretti.
Kendi kendine:
- Jim bu halimi görüp de ilk bakışta öldürmezse iyi. Tiyatro kızlarına benzetecek, ama ne yapayım. Bir dolar seksen yedi sente ne alınabilirdi ki!.. dedi.
Yedi buçukta kahve pişirilmişti. Tava da, sobanın arkasına yerleştirilerek ısıtılmış olan pirzolaları kızartmak üzere hazırlanmıştı.
Jim, hiç geç kalmazdı. Della zinciri avcuna alarak kapının yanındaki masanın başına oturdu. Kocasının, merdivenlerin ilk basamağındaki ayak seslerini duyunca bembeyaz oldu. Gündelik, en basit şeyler için dua etmeyi huy edinmişti.
- Büyük Tanrım! Yalvarırım sana, ne olur, saçlarımı beğendir, diye mırıldandı.
Jim kapıyı açtı ve içeri girip arkasından kapadı. Zayıf ve pek ciddi bir görünüşü vardı. Zavallı, henüz yirmi iki yaşında aile yükü taşıyordu. Yeni bir pardösüye gereksinimi vardı, ellerinde eldiven yoktu.
Odaya koku almış bir av köpeği gibi çevresine kayıtsız bir biçimde bakınarak girdi. Gözleri Della'ya dikilmişti. Della bu dik bakışların anlamını çıkaramayarak korktu. Bu bakışlar ne şaşkınlık, ne öfke, ne dehşet, ne beğenmemezlik, yani genç kadının hazırlandığı duygulardan hiçbirini taşımıyordu. Jim, yüzünde o garip anlatımla bakışlarını karısına dikmiş yalnızca bakıyordu.
Della masanın yanından kıvrılarak yaklaştı.
- Jim, şekerim, ne olursun öyle bakma, diye yalvardı. Saçımı kesip sattım. Noel'i sana armağan almadan geçiremezdim, ölürdüm. Ne olacak, yine büyür. Bağışlıyorsun, değil mi? Ne yapayım başka çare yoktu. Saçlarım çabuk büyür. Unutalım bunu, haydi Jim, şekerim.
- Noel'in kutlu olsun de de barışalım. Ne güzel, ne hoş bir armağan aldığımı düşünemezsin, dedi.
Jim kafasını yoracak kadar düşünüp taşındığı halde bir türlü anlayamamış gibi yavaş yavaş:
- Saçını mı kestin? dedi.
Della:
- Kesip sattım. Bu görünüşümü beğenmedin mi? Eskisi kadar sevmedin mi? Saçsız da yine aynı insan değil miyim, diye yalvardı.
Jim çevresine merakla baktı. Sonunda aptallaşmış gibi:
- Saçımı kestim mi dedin, diye yanıt verdi.
Della:
- Evet, kesip sattım, diyorum, diye açıkladı. Yavrucuğum, bu akşam Noel! Beni anla, bağışla. Senin uğruna gitti, deyip ciddi bir tatlılıkla:
- Saçlarımın tellerini belki sayabilirsin ama sana olan sevgimi ölçmek olanaksızdır. Şekerim, pirzolaları ateşe koyalım mı? diye sordu.
Jim, daldığı düşten uyanır gibi oldu. Dellacığını kollarına aldı. Beş on saniye gözlerimizi nezaket gereği başka bir yöne çevirelim. Önemsiz başka bir sorun üzerinde duralım. Haftada sekiz veya yılda bir milyon dolar olsa ne fark eder sanki? Fakat bir matematikçiye veya herhangi akıllı birine sorsanız size yanlış yanıt verir, doğrusunu bilmez. Çünkü Doğulu bilgelerin İsa'ya getirdiği armağanlar arasında bu sorunun gizini çözecek hikmetin anahtarı yoktu. Ama bu karanlık noktayı biz ilerde aydınlatacağız.
Jim, pardösüsünün cebinden bir paket çıkararak masanın üstüne attı.
- Dellacığım, aldanıyorsun. Saçını nasıl kesersen kes, hiç fark etmez. Sana olan sevgimde hiç değişiklik yapmaz. Paketi açarsan birdenbire neden afalladığımı anlarsın, dedi.
Della beyaz parmaklarıyla kâğıdı yırtıp ipleri kopararak paketi açtı. Açmasıyla çığlığı basması bir oldu.
Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Bu durum evin erkeğini, bütün avutma yeteneğini kullanmak zorunda bıraktı.
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   ...    54   »