Ana Sayfa » Yolculamak » New York'u Nasıl Sevdi? : 15


NEW YORK'U NASIL SEVDİ?

O. HENRY

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 113


Ev yapısı çarıklarını kentin tahta kaldırımlarında safdilce ve uzayıp giden bir mahkeme oturumu gibi sürüyen köylüleri gördüm mü dayanamam, beş on kuruş edinmek için balonun hava vanasını çekip hemen aşağıya inerim. Bunu düşünerek sirk yakınlarında Beevy adındaki bir dulun evinde iki oda kiraladım. Rufe'u bir hazır giysiciye götürerek kılığını baştan aşağıya değiştirttim. Düşündüğüm gibi, bu hazır kent giysileriyle tam bir özenti görünüşü almıştı. Dükkân sahibi Misfitzsky'nin yardımıyla onu tam benzetmiştim. Yeşil çizgili açık mavi bir giysiye bej rengi şık bir yelek, kırmızı bir kravat yakıştırmış, sonra da kasabada bulunan en açık sarı ayakkabıları giydirmiştim. Köyde giydiği o çizgili kundak taklidi takımla taratorlu garnitüre benzeyen gömleği dışında, Rufe yaşamında ilk kez böyle bir giysi giyiyordu. Bu kılıkla yeni bir burun halkası takmış Afrikalı bir zenci gibi utangaç bir görünüş almıştı.
O akşam sirkin çadırlarının bulunduğu yere giderek küçük çapta bir “bul papazı, al papeli”ye başladım.
Rufe bahsi kızıştırmakla görevliydi. Ona bahse yatırmak için bir miktar para verdikten sonra kazançlarını ödemek üzere çekmeye bir miktar sahte kayme de koydum. Güvenmediğimden değil ha! Gerçek para görünce papazı kendi zararıma, yani kaybettirecek biçimde oynatamam da ondan. Ne zaman denesem parmaklarım grev ilan eder.
Küçük masamı kurarak parayı kazandıran bezelyenin hangi topun altında olduğunu bilmenin ne kolay olduğunu göstermeye başladım. Okur yazmaz andavallar çevremde halka olarak bahse katılmak için birbirlerini itip kakmaya başladılar. Rufe'un beş on dolarla ortaya atılarak işi kızıştıracağı sıra gelmişti. Fakat görünürde yoktu. Bir iki kez ağzı şekerle dolu, sağa sola bakınırken görmüştüm. Ama bir türlü yaklaşmadı.
Kalabalık bir iki vurdu ama işi kızıştıracak biri olmadan çalışmak, yemsiz balık avlamaya benzer. Oyunu pek sıkıntısız kazanılan kırk iki dolarla kapattım. Oysa çarıklılardan hiç olmazsa iki yüz dolar avlamayı düşünüyordum. Eve on birde döndüm ve derhal de yattım. Sirkin konserle ve öbür ayrıntılarıyla Rufe'a, kendini unutturacak kadar çekici göründüğünü düşünerek ertesi gün bizim andavallıya genel iş ilkeleri üzerine bir söylev geçmeyi tasarladım.
Uyku tanrıçası her iki omzumu da çarşafa yapıştırmak üzere bulunduğu bir sırada evi baştan başa ayaklandıran münasebetsiz bir çığlık duydum. Yeşil elmadan sancılanan çocuk iniltilerini andıran bir haykırmadır gidiyordu. Kapımı açarak dula seslendim:
- Madam Meevy, çocuğunuzun ağzını tıkasanız iyi edersiniz.
Namuslu insanlar uyuma olanağını bulup hak ettiği gibi dinlenmek ister.
Ev sahibim:
- Bağışlayın, bayım. Bağıran benim çocuğum değil, dostunuz Mister Tatum'un birkaç saat önce odasına getirdiği domuz. Dayı mı, kardeş mi, yeğen mi ne oluyorsan kendin gidip susturursan sevinirim, dedi.
Toplum için görgü gereği giyilmesi gereken bir şeyler giyerek Rufe'un odasına gittim. Kalkmış, lambasını yakmış, yerde duran teneke kabın içine, viyak viyak bağıran küçük, kirli beyaz bir domuz yavrusu için süt döküyordu.
- Bu da ne? diye sordum. Bu akşamki rolünü kediye yüklettin. Oyunu berbat ettin. Şimdi de bu domuz yavrusu ne oluyor? Ortaklıktan vazgeçtinse haber ver.
- Hoş gör kardeş. Domuz hırsızlığına alışkanlığımı biliyorsun. Bu işin tiryakisi olduk. Bu akşam güzel bir fırsat çıkınca kaçırmak istemedim.
- Sende domuz çalma hastalığı var. Domuz çevresinden uzaklaşınca umarım daha yüksek düşünceler üzerinde durur, daha kazançlı dalaverelerle akıl yorarsın. Böyle pis, cırtlak, budala bir yaratık yüzünden namusunu nasıl olup da lekelemeye razı olduğuna şaşıyorum doğrusu, dedim.
- Jeff, kardeşim, sen bunları anlamazsın. Benim gibi domuz yavrularına sevgin yoktur. Kanımca bu yavru sıradan olanın üstünde bir mantık ve zekâ gücüne sahip! Biraz önce odanın bir köşesinden öbür köşesine kadar arka ayakları üzerinde yürüdü, diye yanıt verdi.
- Vallahi ben yatıyorum. Sen dostunun o zeki kafasına bu kadar gürültü yapmaması gerektiğini sokmaya çalış. Bakalım alacak mı, dedim.
Rufe:
- Acıkmış, şimdi susar, uyur, yanıtını verdi.
«   01   ...    05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   ...    54   »