Ana Sayfa » Yolculamak » New York'u Nasıl Sevdi? : 17
Dehama besin olan esin kaynakları. Özellikle bu. Vallahi 250 dolara bile satmam, yanıtını verdi.
Alnımın terini silerek:
- Beni dinle, diye başladım. Bu domuzla ilgilenişim ticari değildir. Sanat kaygısına düşmüş bulunuyorum. Hatta sanattan da çok felsefi bir amacım var. Bir domuz uzmanı ve yetiştiricisi olarak bu Berkshire'ı koleksiyonuma eklemeyecek olursam dünyaya karşı olan görevimi yerine getirmemiş bulunacağım. Yavruya, gerçek değerinden dolayı değil domuzların insanlığın dostu ve insan türünün vekili olmaları nedeniyle beş yüz dolar veriyorum.
Bizim domuz tutkunu:
- Jeff, bu işte benim için söz konusu olan para değil, duygudur, diye karşılık verdi.
- Yedi yüz dolar, dedim.
- Sekiz yüz yap da yüreğimdeki duyguyu söküp atayım, diye yanıt verdi.
Elimi iç cebime daldırarak para kesemi çıkardım. Kırk adet yirmi dolarlık saydım.
- Yavruyu alıp kahvaltımı bitirinceye kadar odama kilitleyeceğim, dedim.
Arka ayağından yakalayınca sirkteki yaban ördeği gibi öyle bir bağırdı ki, Rufe:
- Bırak ben götüreyim, diye işe karıştı.
Kolunu beline sardıktan sonra öteki eliyle de ağzını tıkadı. Domuzu odama kadar uyuyan bir bebek gibi gık dedirtmeden götürdü.
Çeyizini sattıktan sonra sancılanmış gibi bir hal alan Rufe, kahvaltıdan sonra Misfitzky'ye gidip şık bir çift eflatun çorap almak istediğini söyledi. O gider gitmez, beni, duvar kâğıdına sürdüğü tutkalın kurumasından korkan tek kollu bir adam gibi bir telaş aldı. Yaşlı bir zenci buldum. Bir yük arabası kiraladım. Domuzu bağlayıp bir çuvala tıktıktan sonra sirkin yolunu tuttuk. George B. Fabley'i buldum. Penceresi açık bir çadırda oturuyordu. Şişman, açıkgöz biriydi. Başına siyah bir takke geçirmişti. Kırmızı kazağının göğsünde dört kıratlık bir elmas parlıyordu.
- George B. Fabley siz misiniz? diye sordum.
- Ben olduÄŸuma bahse girerim, dedi.
- Bende, yanıtını verdim.
- Sende olan ne? diye sordu. Asya kobrasına verdiğimiz fareler mi, yoksa kutsal camıza yedirdiğimiz alfalfa mı? dedi.
- Hiçbiri: Eğitilmiş domuz; Beppo … bende, arabanın içinde, çuvalda. Bu sabah evimin ön bahçesinde çiçekleri yerken buldum. Eğer mümkünse beş bin doları büyük para olarak isteyeceğim, diye karşılık verdim.
George B. çadırın iki yanına sürtünerek çıktı. Kendisini izlememi söyledi. Küçük çadırlardan birine girdik. Kapkara bir domuz gördüm. Boynunda kırmızı bir kurdele bağlıydı. Otlara uzanmış birinin verdiği havuçları yiyordu.
G.B.
- Mac… bizim ünlü Beppo'nun bu sabah keyfi yerinde, değil mi? diye bağırdı.
Mac:
- Hem de nasıl.. sabahın saat birinde acıkan revü kızı gibi iştahı yerinde, diye yanıtladı.
Fabley bana dönerek:
- Bu parlak buluş nereden? Dün akşam domuz pirzolasını fazla kaçırdın galiba, dedi.
Gazeteyi çıkararak duyuruyu gösterdim.
- Sahte, haberim yok… Dört bacaklılar dünyasının harikası olan olağanüstü yavruyu kendi gözünle gördün. Evet, çalınmadan, kaçmadan, olağanüstü bir duyarlılıkla kahvaltısını ettiğini kendi gözünle gördün. Güle güle, dedi.
Anlamaya başlamıştım. Arabaya bindim. Ned amcaya en yakın sokak ağzına çekmesini söyledim. Domuzu çıkardım, sokağın karşı tarafının uzaklığını iyice hesaplayıp gerisine doğru dikkatli bir nişan aldıktan sonra tekmeyi yerleştirdim. Çığlık çığlığa sokağın öbür yanına kadar tekerlenip gitti.
Ned amcaya elli santimi ödedikten sonra, gazete yönetim yerine yürüdüm. Gerçeği açıklayan o soğuk sözleri kendi kulağımla işitmek istiyordum. İlancıyı pencereye çağırdım.
« 01 ... 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 ... 54 »