Ana Sayfa » Yolculamak » Öyküler - II : 01
Öyküler II'in hazırlanmasında, M.E.B. İngiliz Klasikleri dizisinde Hikâyeler II adıyla yayınlanan birinci baskısı temel alınmış ve çeviri dili günümüz Türkçesine uyarlanmıştır.
İngilizceden çeviren: Nurettin Sevin
Yayına hazırlayan: Egemen Berköz
Dizgi: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.
Baskı: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.
Ağustos 1999
Infanta'nın (*) doğduğu gün… Kız tam on iki yaşına gelmişti. Sarayın bahçesinde güneş parıl parıl parlıyordu.
Gerçek bir prenses, İspanya'nın da Infantasıydı, ama gene pek yoksul ailelerin çocukları gibi, doğduğu gün ancak yılda bir kez geliyordu. İşte bunun için bütün ülkede bugünün tam anlamıyla görkemli bir gün olması, elbette son derece önemliydi. Gerçekten çok güzel bir gündü. Boylu boslu, yollu laleler sapları üstünde uzun saflar halinde askerler gibi dimdik, çayırın ötesindeki güllere meydan okurcasına bakıp “Biz de artık sizin kadar güzeliz!” dediler. Eflatun kelebekler sırayla her çiçeğe giderek altın tozundan kanatlarıyla yer yer titreştiler; küçük kertenkeleler duvarın çatlaklarından çıkıverdiler, sonra bembeyaz ışığa yayılıp güneşlendiler; nar da sıcaktan yarılıp çatladı ve kanayan kıpkırmızı yüreklerini gösterdi. Kemerli, donuk dehlizlerde, küflü kafeslerden bol bol sarkan sarı solgun limonlar bile olağanüstü güneş ışığından daha zengin bir renk almış gibiydi, manolya ağaçları da kat kat fildişi küreler biçimindeki çiçeklerini açıp, tatlı keskin kokularıyla havayı doldurdular.
Küçük Prenses arkadaşlarıyla setin üstünde aşağı yukarı dolaşıp taş vazolarla eski yosunlu yontular arasında saklambaç oynadı. Sıradan günlerde ancak kendisinin dengi olabilecek çocuklarla oynamasına izin verildiği için yalnız oynamak zorunda kalırdı; ama artık doğduğu gün bu kuralın dışına çıkılmıştı. Kral, istediği küçük dostlarını çağırıp birlikte eğlenmelerini buyurmuştu. Kıyısı tüylü yeşil şapkalı, uçları pır pır uçan kısa pelerinli içoğlanları, kılaptan işlemeli uzun fistanlarının eteğini tutup siyahlı gümüşlü kocaman yelpazelerle gözlerini güneşten koruyan kızlarıyla, bu süzgün İspanyol çocuklarında haşmetli bir incelik vardı. Ama Infanta, zamanın az çok ağır sayılabilecek modasına göre, hepsinin en zarifi ve zevkle süslenmiş olanıydı. Giysisi gümüş rengi canfestendi. Eteğiyle geniş kabarık kolları sıvama gümüş, sırma işlemeydi, dimdik sert korsası sıra sıra nefis incilerle süslüydü. İri pembe güllü minimini iki terlik, yürürken eteğinin altından başını çıkarıveriyordu. Büyük bürümcük yelpazesi incili pembeliydi. Küçük süzgün yüzünün çevresinde soluk altından bir ayla gibi kalkık duran saçlarının arasında da güzel beyaz bir gül vardı.
Sarayın bir penceresinden umutsuz üzüntülerin Kralı onları seyretti. Arkasında nefret ettiği kardeşi Don Pedro d'Arragon duruyor; yanında günahlarını çıkaran, Granada'nın baş engizisyoncusu oturuyordu.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 ... 39 »