Ana Sayfa » Yolculamak » Oyunculuk Üzerine Aykırı Düşünceler : 13


OYUNCULUK ÜZERİNE AYKIRI DÜŞÜNCELER

DENIS DIDEROT

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 92


Böylece bu pek duyarlı yaratıklar, kendilerini, sizin o gördüğünüz ve işittiğiniz sahneye vermiş gibi görünürler; oysa asıl o sizin görüp duymadığınız sahneye kendilerini vermişlerdir. Siz: “Doğrusu bu kadın pek yetenekli bir sanatçı; kimse onun gibi dinlemesini beceremiyor ve oyununu, herkeste olmayan bir zekâ, incelik, ilgi ve duyarlılıkla oynuyor” deyip duruyordunuz… Bense sizin bu sözlerinize kıs kıs gülüyordum.
Bu kadın oyuncu, kocasını bir başka oyuncuyla, oyuncuyu şövalyeyle, şövalyeyi de bir üçüncüsüyle aldatıyordu. Şövalye, kadını üçüncü âşığıyla yakaladı ve kendisinden korkunç bir öç almayı tasarladı. Niyeti balkonda, en aşağıdaki sıralardan birine oturmaktı. (O zamanlar Comte de Lauraguais (12) henüz sahnemizi bu sıralardan kurtarmamıştı.) Oradan görünmeyi ve aşağılayıcı bakışlarla bakarak bu vefasız kadını şaşırtmayı, afallatmayı ve koltuktaki seyircilerin onu yuhalamasına yol açmayı aklına koymuştu. Oyun başladı ve vefasız sevgilisi sahneye çıktı. Kadın şövalyeyi gördü ve oyununda istifini bozmadan ona gülümseyerek: “Bakın hele, ortada fol yok yumurta yokken kızıp suratını asan şu adama!” dedi. Şövalye de gülümsedi. Kadın konuşmasını sürdürdü: “Bu akşam geliyorsunuz değil mi?” Şövalyeyse sesini çıkarmadı. Kadın, “Artık bu anlamsız kavgayı bırakalım, arabanızı kapıya getirin,” dedi. Bu konuşmanın hangi sahneye sıkıştırıldığını biliyor musunuz? La Chaussée'nin en etkili sahnelerinden birine; o kadın oyuncunun hıçkıra hıçkıra ağlayıp bizlere de bol bol gözyaşı döktürdüğü bir sahneye. Buna şaştınız, öyle mi? Oysa söylediklerim, tümüyle gerçektir.
İKİNCİ - Tiyatrodan tiksineceğim geldi.
BİRİNCİ - Neden? Bence, asıl bu adamlar böyle şeyler beceremezlerse, tiyatroya gitmemeli. Şimdi size anlatacağım şeyi kendi gözümle gördüm.
Garrick (13), kapının iki kanadı arasından başını çıkarır ve dört beş saniye içinde yüzünün anlatımı, derece derece, çılgınca bir sevinçten ılımlı bir sevince; ılımlı sevinçten dinginliğe, dinginlikten hayrete, hayretten şaşkınlığa, şaşkınlıktan üzüntüye, üzüntüden kaygıya, kaygıdan korkuya, korkudan dehşete, dehşetten umutsuzluğa geçer ve yeniden umutsuzluktan başlayıp çılgınca sevince dek bütün aşamaları geçerek gerisin geri döner. Acaba ruhu bütün bu duygularla duygulanmış da, yüzüyle uyumlu olarak, perde perde böyle bir sıra mı izlemiştir? Hiç sanmam; aslında siz de buna inanmazsınız. Nasıl eski Roma'nın kalıntıları İtalya'ya gezi yapma sıkıntısına değerse, salt kendisini görmek bile bir İngiltere gezisine değen bu ünlü adamdan, küçük pastacı çırağı sahnesini oynamasını isteyin, oynar; hemen arkasından Hamlet'den bir sahne isteyin, onu da oynar. O, çöreklerin yere düşmesine ağlamaya ne denli hazırsa, gözleriyle havada bir hançerin gidişini izlemeye de o denli hazırdır. İnsan istendiği zaman güler, istendiği zaman ağlar mı? İnsan, Garrick olup olmadığına göre, ağlamayla gülmeye, aslına çok ya da az uygun, çok ya da az aldatıcı bir biçimde öykünebilir.
Kimi zaman ben de, en anlayışlı, en kibar kişileri etki altında bırakmak için, oldukça gerçeğe yakın olarak, yapmacıklar yaparım. Aşağı Normandiyalı avukatla geçen sahnede, kız kardeşimin yalancıktan ölümüne ağlarken, denizcilik bakanlığı başyazmanıyla geçen sahnede, bir deniz albayının karısından çocuk sahibi olmakla kendimi suçlarken, tıpkı acı çekiyormuşum ve utanıyormuşum gibi bir halim vardır. Ama üzüntü duyuyor muyum? Utanıyor muyum? Ne bu küçük güldürüde (14), ne de yaşamda böyle bir şey duymuşumdur. Gerçekten, bir tiyatro yapıtına sokmadan önce bu iki rolü yaşamda da oynamışımdır. Büyük oyuncu ne demektir? Aslında o, öyle bir güldürü ya da ağlatı yapmacıkları ustasıdır ki, ne söyleyeceğini yazar hazırlamıştır.
Sedaine, Philosophe sans le savoir'ını oynatmıştı. Ben oyunun başarısına kendisinden daha çok ilgi duyuyordum. Yetenekleri kıskanmak, bana yabancı bir hastalıktır. Benim öyle kusurlarım var ki bunsuz da kalabilirim. Yazındaki bütün meslektaşlarım tanıktır; ne zaman yapıtları konusunda bana danışmak alçakgönüllülüğünde bulunmuşlarsa, onların bu erdemlerine elimden geldiğince yanıt vermişimdir. Philosophe sans le savoir, birinci ve ikinci oynanışta bocaladı; buna pek canım sıkıldı. Üçüncü
«   01   ...    03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   ...    34   »