Ana Sayfa » Yolculamak » Penguenler Adası - I : 13


PENGUENLER ADASI - I

ANATOLE FRANCE

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 105


“Ne yapacaklar o ruhla” diye içini çekti Aziz Lactance. “Size şükretmek için ilahi söylemeye uygun bir sesleri bile yok.”
“Ayrıca, tanrısal yasalara uymayacaklardır” dedi Aziz Augustin.
“Uyma olanakları yok” dedi Tanrı.
“Olsun” diye sürdürdü Aziz Augustin. “Böylece sonsuza kadar cehennemde yanarlar ve şaşkın Mael'in bozduğu tanrısal düzen yeniden kurulmuş olur.”
“Bana önerdiğin çözüm gerçekten kurallara uygun, oğlum Augustin” dedi Tanrı. “Ama esirgeyen adıma uygun düşmüyor. Her ne kadar, değişmez olduğum söyleniyorsa da, giderek daha yumuşak oluyorum. Bu özyapı değişimim Eski ve Yeni Ahit kitaplarını okuyanların gözünden kaçmamıştır.”
Bu tartışma hiçbir sonuç vermeden uzadı ve aynı görüşler yinelenmeye başlayınca, İskenderiyeli Azize Catherine'e danışmaya karar verildi. Zor konularda hep böyle yapılırdı. Bu kutsal kadın yeryüzündeki yaşamında elli dinbilim bilginini mat etmişti. Kutsal kitap kadar Platon'un felsefesini de okumuştu ve konuşma sanatını iyi biliyordu.

VII - Cennette Bir Toplantı (Arkası ve Sonu)

Azize Catherine toplantıya geldi. Başında zümrüt ve yakutlarla bezenmiş bir taç, üstünde yaldızlı bir giysi vardı. Boynunda ateşten bir tekerlekle geziyordu; bu tekerleğin parçaları ona dünyada işkence edenleri yok etmişti.
Tanrı onu söz almaya çağırınca azize şöyle dedi:
“Efendimiz, görüşümü sorma inceliği gösterdiğiniz bu konuda ben hayvanların veya kuşların göreneklerini inceleyecek değilim. Burada bulunan melekler, azizler ve bilginlerin dikkatini yalnızca şu noktaya çekmek isterim: İnsanla hayvan arasındaki ayrım o kadar kesin değildir; her ikisinin özelliklerine yakın olan yaratıkları anımsayın. Örneğin, yarı kadın, yarı yılan olan kimeralar, üç gorgonlar, denizkızları, keçi ayaklı panlar, beline kadar insan ve gerisi at olan kentaurlar. Sizin de bildiğiniz gibi, bunlardan biri aklın ışığıyla sonsuz kurtuluşa kavuştu. Gerçekten de Chiron adındaki bu kentaur Achille'in eğitimini sağladı. Bu genç kahraman daha sonra Kral Lycomedes'in kızları arasında iki yıl genç bir bakire gibi yaşadı. Kızlar onun kendileri gibi olmadığını anlamadan oyunlarını ve yataklarını onunla paylaştılar. Onu bu kadar ahlaklı yetiştiren Chiron, İmparator Trajan'la birlikte, yalnızca doğa yasalarına uyarak cennete giren kişidir. Oysa Chiron yarı insandı.
Bu örnek yeterince gösteriyor ki insanın yalnızca bazı organlarına, yeter ki soylu organlar olsun, sahip olunarak sonsuz kurtuluşa kavuşulabilir. Kentaur Chiron'un vaftiz olmadan elde ettiğini, yarı Penguen yarı insan olsalar, Penguenler nasıl elde edemezler? Bu nedenle, sizden rica ediyorum, efendimiz, Yaşlı Mael'in Penguenlerine bir insan kafası ve küçük bir ruh bağışlayın; böylece size layıkıyla şükredebilirler.”
Azize Catherine'in bu sözleri üzerine mecliste olumlu bir uğultu yayıldı.
Fakat Aziz Augustin, iri ve pazulu kollarını Tanrı'ya uzatarak haykırdı:
“Bunu yapmayın, efendimiz! Aziz Paraclet adına! İnsan kafalı kuşlar daha önce de vardı. Azize Catherine'in söylediklerinde yeni bir şey yok!”
“Düş gücü birleştirir ve kıyaslar; yeni bir şey yaratmaz” diye ona sertçe karşılık verdi Azize Catherine.
“… Bu tür kuşlar daha önce de vardı, diye sürdürdü Aziz Augustin. Bunlara harpi denir ve yaradılışın en sevimsiz hayvanlarıdır. Bir gün çölde Aziz Paul'ü yemeğe çağırmıştım. Sofrayı yaşlı bir incir ağacının altına kurdum. Harpiler gelip dallara üşüştüler; cırtlak sesleriyle kulaklarımızı sağır edip yemeklerin içine pislediler. Bunların gürültüsü yüzünden Aziz Paul'ün öğrettiklerini duyamadım ve ekmeğimizi kuş pisliğine katık ettik. Harpilerin size layıkıyla şükredeceklerine inanılabilir mi, efendimiz?
Kuşkusuz, dünya yaşamımdaki karabasanlarımda birçok melez yaratık gördüm; yılan kadınların, denizkızlarının yanı sıra çok daha sevimsiz olanları vardı. Bedeni tencere, saat veya çandan yapılmış adamlar, hatta birinin gövdesi ev gibiydi ve pencerelerinden içerde çalışan başka insanlar görülüyordu. Gemi gibi yelkenli balinalar, çeşmemin üzerine yağan kırmızı böcekler. Kendimi yalıtmış olduğum o hücrede gördüğüm karabasanlar anlatmakla bitmez. Fakat hiçbiri, benim güzel incir ağacımın yapraklarını pisleten harpiler kadar çirkin değildiler.”
«   01   ...    03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   ...    44   »