Ana Sayfa » Yolculamak » Penguenler Adası - I : 14
“Harpiler” diye açıkladı tarihçi Lactance, “Kuş bedenli dişi canavarlardır. Başları ve göğüsleri kadına benzer. Dedikoduculukları, edepsizlikleri, Virgilius'un Eneide adlı yapıtında belirttiği gibi, dişi doğalarının sonucudur. Havva'nın ilencine onlar da ortak edilmişlerdi.”
“Havva'nın ilencinden söz etmeyelim” dedi Tanrı. “Çünkü ikinci Havva birinciyi aratır oldu.”
Dünya tarihi üzerine bir kitap yazmış olan Paul Orose adında bir tarihçi ayağa kalktı ve Tanrı'ya yalvardı:
“Efendimiz, benim ve Aziz Augustin'in dualarını işitin. Bundan böyle Yunanlı masalcıların pek sevdiği kentaurlar veya denizkızları gibi yaratıklar yaratmayın. Bundan bir iyilik gelmez. Bu tür yaratıklar genelde dinsizliğe yönelir ve çift yapıları nedeniyle temiz ahlaklı olamazlar.”
Tatlı dilli Lactance şu sözlerle ona karşılık verdi:
“Bu konuşan arkadaşımız herhalde cennette bulunan en iyi tarihçi olmalı, çünkü Herodot, Thukidid, Titus Livius, Velleius Paterculus, Suetone, Manethon, Sicilyalı Diodore, Dion Cassius, Lampride efendimizin görüntüsünü göremiyorlar. Tacitus ise sövenlerin layık olduğu cehennemde azap çekiyor. Fakat Paul Orose yeryüzünü tanıdığı kadar gökleri tanımıyor anlaşılan. Bilmez ki kuş ve insan görüntüsündeki melekler temiz ahlaklıdır.”
“Konuyu dağıtıyoruz” dedi Tanrı. “Bu kentaurlar, harpiler ve meleklerden niye söz ediyorsunuz şimdi. Konumuz Penguenlerdir.”
İskenderiyeli aziz bakirenin mat ettiği elli dinbilim bilgininden en yaşlı olanı söz aldı:
“Benim değersiz görüşüme göre, efendimiz, gökleri ayağa kaldıran bu skandala son vermek için, bizi alt eden Azize Catherine'in dediği gibi yapmanız, yaşlı Mael'in Penguenlerine yarı insan görünümü ve bu yarıya yetecek kadar da ruh vermeniz doğru olur.”
Bu sözler üzerine mecliste herkes aynı anda konuşmaya başladı; her köşede, Penguenlere verilecek ruhun boyutları konusunda akademik tartışmalar başlatıldı. Sonunda Tanrı sesini yükseltti:
“Azizler ve bilginler, burasını yeryüzündeki Vatikan sinodları ve meclislerine benzetmeyin. Militan dinciliğin şiddetini sevgi dinine taşımayın. Bu dediğim yeryüzünde benim adıma toplanan tüm konseylerde, Avrupa, Asya ve Afrika'da hep yapıldı; rahipler birbirlerinin sakalını ve gözlerini oydu. Fakat vardıkları sonuçlarda bir yanlış yoktu, çünkü hep onların yanındaydım.”
Düzen sağlandıktan sonra yaşlı Hermas ayağa kalktı ve şöyle dedi:
“Annem Saphire'in cennetlikler sürüsü içinde doğmasını sağladığınız için size şükrediyorum, Efendimiz. Yine oğlunuz İsa'yı bu gözlerle görebildiğim için şükrediyorum. Bu mecliste konuşuyorum, çünkü siz gerçeğin değersiz kullarınızın ağzından çıkmasını istediniz ve şunu diyorum: “Penguenleri insana dönüştürün. Sizin adaletinize ve sevecenliğinize uygun olan tek çözüm budur.”
Herkes yeniden söz istemeye, almadan konuşmaya başladı. Kimse öbürünü dinlemiyor, kollarını ve kafalarını sallayarak konuşmaya çalışıyordu.
Tanrı sağ elini kaldırıp onları susturdu.
“Bu kadar tartışma yeter. Sevimli yaşlı Hermas'ın sözleri benim tanrısal gönlüme de uygun düşüyor. Bu kuşlar insana dönüşecekler. Bunun birçok sakıncası olacağını görebiliyorum. Bu insanların büyük bir bölümü, Penguen durumundayken yapamayacakları kötülüklere neden olacaklar. Fakat geleceği görebildiğim halde, onların tikel istencine karışmamayı uygun bulurum. İnsanın özgürlüğüne dokunmamak için bildiğimi unuturum, gözlerimdeki delik perdeyi daha kalınlaştırırım ve önceden bildiğim şeyler beni şaşırtır.”
Ve hemen melek Rafael'i çağırdı:
“Git Aziz Mael'i bul. Ona, yaptığı yanlışı anlat; ona yetki veriyorum, benim adıma konuşsun ve Penguenleri insana dönüştürsün.”
Melek Rafael Penguenler Adası'na indiğinde yaşlı azizi bir kaya kovuğunda, yeni çömezleriyle uyur buldu. Elini omzuna koyup onu uyandırdı ve yumuşak bir sesle:
“Mael, sakın korkma!” dedi.
Gözleri tanrısal ışıkla kamaşan yaşlı aziz Tanrı'nın meleğini tanıdı ve yere kapandı.
Melek şöyle dedi:
« 01 ... 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 ... 44 »