Ana Sayfa » Yolculamak » Penguenler Adası - I : 15


PENGUENLER ADASI - I

ANATOLE FRANCE

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 105


“Ey Mael, yanlış yapmışsın: Ademin çocuklarını vaftiz edeyim derken kuşları vaftiz etmişsin. Bundan dolayı Penguenler Hristiyan oldular.”
Bu sözlere yaşlı adamın ağzı açık kaldı. Melek sürdürdü:
“Ayağa kalk, Mael, Tanrı'nın adını kuşan ve bu kuşlara şöyle de: 'İnsana dönüşün!'”
Ağlayarak dualar okuyan Aziz Mael Tanrı'nın adını kuşandı ve kuşlara seslendi:
“İnsana dönüşün!”
Bir anda Penguenler insan görüntüsüne büründüler. Alınları genişledi, kafaları yuvarlaklaştı. Kısık gözleri açılıp dünyaya daha iri bakmaya başladı; soluk deliklerinin ortasında etli bir burun oluştu. Gagaları ağıza dönüştü ve bu ağızdan söz çıktı. Boyunları kısa ve kalın oldu; kanatçıkları kollara, perde ayakları bacaklara dönüştü. Ve en sonunda, göğüslerine ürkek bir ruh yerleşti.
Fakat yine de ilk doğalarından izler kalmıştı. Yine yan yan bakıyor ve kısa kalçaları üzerinde salınarak yürüyorlardı; bedenleri ince bir tüy tabakasıyla örtülü kalmıştı.
Ve Mael bu Penguenleri İbrahim'in kervanına kattığı için Tanrı'ya şükretti.
Fakat yakında bu adadan ayrılacağını düşününce içinde bir üzüntü kaldı; o giderse, rehberden yoksun Penguenlerin inancı, susuz kalan genç bir fidan gibi ölürdü. Aklına, Penguenler Adası'nı Armorique kıyılarına taşımak geldi.
“Efendimin neyi niçin istediği sorulamaz, diye düşündü. Ama Tanrı adayı taşımak istiyorsa, kim buna engel olabilir?”
Bunun üzerine aziz adam cüppesinin pamuğuyla kırk ayak uzunluğunda ince bir ip dokudu. İpin bir ucunu kıyıdaki bir kayanın sivri ucuna bağladı, öbür ucunu eline alıp taş teknesine bindi.
Tekne deniz üstünde yol almaya ve Penguenler Adası'nı peşinden sürüklemeye başladı. Dokuz günlük bir yolculuktan sonra adayla birlikte Brötanya kıyılarına vardı.

İKİNCİ KİTAP

ESKİ ÇAĞ

I - İlk Giysiler

Aziz Mael bir gün okyanus kıyısında kızgın bir kayanın üstüne oturmuş bekliyordu. Kayanın güneşten ısınmış olduğunu sanıp Tanrı'ya şükretti. Oysa o kayaya az önce Şeytan oturmuştu.
Yaşlı aziz, denizden gelecek olan Yvern keşişlerini bekliyordu. Onların getireceği hayvan kürkleri ve dokumalarla Alca Adası'ndaki Penguenleri giydireceklerdi.
Az sonra gelen gemiden, sırtında bir sandıkla Magis adında bir din adamı indi. Bu keşiş çok dindar olarak tanınıyordu.
Magis yaşlı azizin yanına gelince sandığı yere bıraktı, alnındaki teri silerek şöyle dedi:
“Pederim, demek Penguenleri giydirmeye karar verdiniz.”
“Ne yazık ki bu gerekli, oğlum” dedi Mael. “Penguenler, daha önceden bilmiyorlardı ama İbrahim'in sürüsüne katıldıklarından beri çıplak olduklarının farkına vardılar. Onları giydirme zamanı geldi, çünkü değişim sırasında üstlerinde kalan tüy tabakaları da artık dökülmeye başladı.”
Magis kumsalda balık tutan, midye toplayan, şarkı söyleyen veya uyuyan Penguenlere bir göz gezdirdi:
“Haklısınız, çıplaklar. Fakat pederim, onları böyle çıplak bırakmak daha doğru olmaz mıydı? Niçin giydireceksiniz? Giysilerle dolaşmaya başladıklarında, ahlak yasalarına uymaları gerekecek ve bundan dolayı büyüklenecek, ikiyüzlü ve acımasız olacaklardır.”
“Sizce, oğlum, insanların uymakta olduğu ahlak yasalarının kötü etkileri mi oluyor?”
“Ahlak yasaları temelde bir hayvan olan insanı hayvandan farklı yaşamaya zorlar. Bu durum belki onları kısıtlıyor, ama öte yandan gururlarını da okşuyor ve doğallıkla kibirli, korkak ve zevk düşkünü olduklarından, sahip oldukları güvence ve gelecekte umdukları rahatlık için bu kısıtlamaya katlanıyorlar. Her türlü ahlakın kökeni budur… Fakat konuyu dağıtmayalım. Arkadaşlarımla birlikte, gemideki kürk ve dokumaları bu adaya indireceğiz. Fakat henüz vakit varken bir kez daha düşünün, pederim! Penguenleri giydirmek ciddi sonuçlar doğuracaktır. Halen erkek bir Penguen dişi bir Pengueni arzuladığında ne istediğini biliyor; tutkuları, peşinde koştuğu dişinin sahip olduklarıyla sınırlı. Şu anda kumsalda iki üç çift Penguen gün ortasında sevişmekteler.
«   01   ...    05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   ...    44   »