Ana Sayfa » Yolculamak » Penguenler Adası - I : 23


PENGUENLER ADASI - I

ANATOLE FRANCE

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 105


Silena ejderhasının öyküsü bu bakımdan önemli bir örnektir. Belki bilmiyorsundur, oğlum, Silena kenti kıyısındaki bir gölde yaman bir ejderha yaşıyordu. Bazen kentin surlarına yaklaşır ve soluğuyla yakında bulunanları zehirlerdi. Bu canavara yem olmamak için, Silena halkı her sabah içlerinden birini ona verirlerdi. Kurbanı kurayla belirliyorlardı. Yüz kadar kurbandan sonra, kurada kralın kızı çıktı.
O sıralarda gezici yargıçlık yapan Aziz George, Silena kenti yakınından geçerken kralın kızının bu ejderhaya kurban götürülmekte olduğunu öğrenir. Hemen atına atlayıp mızrağını kuşanır ve ejderhanın önüne çıkar. Tam kızı yiyeceği sırada ejderhayı bir vuruşta yere devirir. O anda genç kız belindeki kemeri ejderhanın boynuna dolar ve bundan sonra hayvan sadık bir köpek gibi kızın arkasından gelir.
Bu bize bakirelerin ejderhalar üzerindeki gücünü gösteriyor. Azize Marthe öyküsü daha da kesin bir kanıt verir. Bu öyküyü biliyor musunuz, oğlum Samuel?“
“Evet, pederim” dedi Samuel.
Yaşlı aziz sözlerini sürdürdü:
“Arles ve Avignon kentleri çevresinde, Rhone ırmağı kıyılarındaki bir ormanda yarısı dört ayaklı ve yarısı balık görünümünde bir ejderha yaşardı. Bir öküzden daha iriydi, boynuz gibi sivri dişleri ve omuzlarında geniş kanatları vardı. Gemileri batırır, yolcuları yerdi. Halkın isteği üzerine Azize Marthe bu ejderhanın arkasından gitti ve onu bir adamı yerken buldu. Kemerini ejderhanın boynuna dolayıp onu kuzu gibi kente getirdi.
Bu iki örnek, Alca Adası'nı kasıp kavuran bu ejderhayı yenmek için de bir bakirenin gücüne başvurabileceğimizi düşündürüyor.
Öyleyse, oğlum Samuel, yanına iki arkadaşını al; hemen hazırlanın ve bu adanın tüm köylerini dolaşın, adayı tehdit eden bu ejderhadan ancak bir bakirenin yardımıyla kurtulabileceklerini duyurun.
Onlara ilahiler ve mezamirler oku, sonra şöyle de:
'Ey Penguen oğulları, aranızda tertemiz bir bakire varsa ayağa kalksın ve Tanrı'nın hacını kuşanıp ejderhanın üzerine gitsin!'”
Yaşlı aziz böyle dedi ve genç Samuel dediğini yapacağına söz verdi. Ertesi sabah iki arkadaşıyla biniş takımlarını hazırladılar, Alca halkına ejderhanın öfkesinden onları ancak bir bakirenin kurtarabileceğini bildirmek üzere yola çıktılar.

VIII - Alca Ejderhası (Arkası)

Pembekız kocasına aşıktı, ama tek sevdiği o değildi. Soluk gökyüzünde Venüs'ün ışığının parladığı saatte Kraken köylere korku salmak üzere yola çıktığında, genç kadın da Marcel adında genç ve güçlü bir çobanı görmeye gidiyordu. Güzel Pembekız çobanın parfüm kokulu yatağını zevkle paylaşıyordu. Fakat ondan gerçek kimliğini saklamış, adının Brigide ve Dalgıç Körfezi'nde bir bahçıvanın kızı olduğunu söylemişti. Çobanın kollarından zorla ayrılan kadın sisli çayırlar arasında Gölgeler Kıyısı'na dönerken, yolda evine geç kalmış bir köylüye rastlarsa, hemen geniş pelerinini kanat gibi açıp haykırıyordu:
“Ey yolcu, bakışlarını indir, yoksa Tanrının bir meleğini gördüğün için kargışlanırsın!”
Korku içinde titreyen köylü hemen alnını toprağa değdiriyordu. Adada artık, geceleri yollarda meleklerin gezdiği ve onları görenlerin hemen öldüğü söylentisi dolaşıyordu.
Kraken henüz Pembekız ile Marcel'in ilişkisini bilmiyordu, çünkü o bir yiğitti ve yiğitler eşlerinin gizlerini asla araştırmazlar. Fakat bu bilgisizliğine karşın Kraken bu ilişkiden bir yarar sağlıyordu. Her gece eşini daha mutlu, daha gülümser bir güzellikte buluyor ve yatağını saran kır çiçeklerinin kokusunu doya doya tadıyordu. Genç kadının Kraken'e olan sevgisi asla üzüntü verici veya rahatsız edici değildi, çünkü bu sevgi yalnızca onun üzerinde yoğunlaşmamıştı.
Üstelik Pembekız'ın bu zararsız kaçamakları bir ara yiğit Kraken'i büyük bir beladan kurtarmakla kalmadı, onun servetini ve şanını daha da artırdı. Gece dönüşleri sırasında Pembekız bir akşam, sığırlarını güden Belmontlu bir sığırtmacı görüp aşık oldu ve çoban Marcel'i unuttu. Bu adam kamburdu, kulaklarının arkasından omuz başları görünüyor, gövdesi çarpık bacakları üzerinde sallanıyor ve çalı gibi saçlarının arasından bakan şaşı gözlerinde yabanıl bir bakış okunuyordu. Gırtlağından boğuk bir sesle konuşuyor ve çatlak kahkahalar atıyordu. Her yanı sığır kokan bu adam Pembekız'ın gözüne yakışıklı görünüyordu.
«   01   ...    13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   ...    44   »