Ana Sayfa » Yolculamak » Penguenler Adası - I : 29


PENGUENLER ADASI - I

ANATOLE FRANCE

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 105


Fakat din adamı istavroz çıkarıp her defasında düşmanı savdı. Onu baştan çıkaramayacağını anlayan Şeytan son bir kurnazlık denedi. Bir yaz gecesi, yatağında uyumakta olan kraliçenin düşüne girdi ve her gün manastırda karşılaştığı genç keşişin hayalini ona gösterdi. Bu hayale büyü yaptığı için aşk, bağımlayan bir zehir gibi, Glamorgane'ın damarlarında dolaşmaya başladı. Genç Oddoul ile gönlünü eğlendirmeyi kafasına koydu. Onu yanına çekebilmek için türlü bahaneler buluyordu. Birkaç kez genç keşişten çocuklarına okuma ve müzik dersleri vermesini istedi.
“Onları size emanet ediyorum. Derslerinizi ben de izleyip bilgimi artıracağım. Oğulların yanısıra anneyi de eğiteceksiniz.”
Fakat genç keşiş her defasında bir özür buluyordu, kâh yeterince bilgili olmadığını, kâh din adamı olarak kadınlarla bir arada bulunmasının doğru olmayacağını söyledi. Geri çevrildikçe Glamorgane'ın isteği daha da artıyordu. Bir gün yatak keyfi yaparken bu istek dayanılmaz bir boyuta gelince Oddoul'u yatak odasına çağırttı. Genç rahip geldi, ama kapının eşiğinde durup bakışlarını hiç kaldırmadı. Onun kendisine bakmayışı kadında sabırsızlık ve acı uyandırdı:
“Bak” dedi, “artık gücüm kalmadı, gözlerime bir perde indi. Vücudum hem yanıyor, hem de buz gibi.”
Genç keşiş susuyor ve hiç kımıldamıyordu, kadın yine yalvardı:
“Yanıma gel, ne olur!”
Ve istekle yanan kollarını uzattı, onu kucaklayıp kendine çekmek istedi.
Oddoul onun utanmazlığını yüzüne haykırıp oradan kaçtı.
O zaman öfkeyle ve kendi düştüğü bu utancı başkalarına anlatır korkusuyla, Oddoul'u yok etmeye karar verdi.
Tüm sarayda yankılanan bir çığlık atıp sanki tehlikedeymiş gibi yardım istedi. Koşuşan hizmetliler kaçmakta olan genç bir keşişle çarşafını vücuduna örtmeye çalışan kraliçeyi gördüler ve çığlığı bastılar. Gürültü üzerine Kral Brian yatak odasına geldi. Kraliçe dağınık saçları, yaşlı gözleri ve öfkeyle tırnaklarını batırmış olduğu göğsünü göstererek anlattı:
“Efendim ve kocam, işte uğradığım saldırının izlerini görün. Pis emellere kapılan Oddoul bana yaklaştı ve tecavüz etmek istedi.”
Bu yakınmayı duyan kral, kan görüntüsünün de etkisiyle öfkeye boğuldu, korumanlarına genç keşişi yakalamalarını, onu sarayın kapısında ve kraliçenin gözleri önünde diri diri yakmalarını buyurdu.
Bu olayı duyan Yvern Kilisesi Başpapazı kralın yanına çıktı ve:
“Kral Brian” dedi, “bu ibret verici olay size hıristiyan bir kadınla dinsiz bir kadın arasındaki farkı göstermiş olmalı. Romalı Lucretia dinsiz prenseslerin en iffetlisiydi; oysa kadınsı bir delikanlının isteklerine karşı koyamadı ve yaşadığı ayıba yenilip gitti. (5) Oysa Glamorgane şeytanca bir gücün etkisiyle kudurmuş olan bir adamın zorbaca isteklerine kahramanca karşı koymuştur.”
Bu arada, sarayın tutukevine kapatılmış olan Oddoul diri diri yakılacağı günü bekliyordu. Fakat Tanrı masum birinin harcanmasına razı olmadı. Ona, kraliçenin hizmetçilerinden Gudrune adında bir kızın görüntüsünde bir melek gönderdi. Bu meleğin yardımıyla genç adamı tutukevinden çıkarıp, meleğin görüntüsüne büründüğü hizmetçinin odasına getirdi.
Melek genç Oddoul'a şöyle dedi:
“Seni seviyorum, çünkü sen cüretlisin.”
Hizmetçi Gudrune'la konuştuğunu sanan genç Oddoul bakışlarını indirip yanıt verdi:
“Ben Tanrı'nın yardımıyla kraliçenin isteklerine karşı koydum ve eziyetleri göğüsledim.”
Melek sordu:
“Nasıl? Yani, kraliçenin seni suçladığı şeyi yapmadın mı?”
“Hayır” dedi Oddoul elini göğsüne koyarak, “ant içerim ki hayır!”
“Demek ona saldırmadın?”
“Hayır, yapmadım. Böyle bir şeyi düşünmek bile bana dehşet verir.”
“Öyleyse, burada ne arıyorsun, ahmak adam!” diye bağırdı melek.
Ve arkasından Oddoul'u kapı dışarı etti. Sokağa çıktığında da kafasından aşağı bir kova bulaşık suyunu boca etti. Genç keşiş kaçarken, bir yandan da şöyle söyleniyordu:
“Ey Tanrım, senin niyet ve düşüncelerin bazen ne kadar anlaşılmaz olabiliyor?”
«   01   ...    19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   ...    44   »