Ana Sayfa » Yolculamak » Penguenler Adası - II : 01


PENGUENLER ADASI - II

ANATOLE FRANCE

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 106


Penguenler Adası (L'île des Pingouins) adlı yapıt Cumhuriyet Dünya Klasikleri Dizisi'nde Sn. Bekir Karaoğlu'nun izniyle basılmıştır.
Fransızcadan çeviren: Bekir Karaoğlu
Yayına hazırlayan: Egemen Berköz
Dizgi: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.
Baskı: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.
Temmuz 2000


BEŞİNCİ KİTAP

YAKIN ÇAĞ

CHATILLON

I - PEDER AGARIC VE CORNEMUSE

Her yönetim düzeni mutsuzlar yaratır. Cumhuriyet, yani “kamu malı” yönetim düzeninde de böyle oldu: Eski ayrıcalıklarını yitiren soylular giderek Draco hanedanının son üyesi olan Prens Crucho'ya hayranlık ve umutla bakmaya başladılar. Bu genç prenste sürgünde olmanın verdiği üzünçlü bir çekicilik vardı. Öbür mutsuzların başında, köklü ekonomik nedenlerle artık para kazanamayan küçük esnaf geliyordu; bunlar önce destekledikleri cumhuriyeti zamanla tüm dertlerinin sorumlusu olarak görmeye ve ondan her gün biraz daha uzaklaşmaya başlamışlardı.
Hıristiyanlar kadar Yahudi bankerler de, küstahlık ve açgözlülükleriyle, soyup aşağıladıkları ülkenin başına bela olmuşlardı; her hükümet döneminde önlerinde bir engel olmadan işlerini yürütebileceklerinden emin olduklarından, hükümetlerin kalması veya değişmesini önemsemiyorlardı. Ancak, onların da gönlünde krallık yönetimi yatıyordu, böylece henüz genç ve çelimsiz olan sosyalist rakiplerinden daha iyi korunabileceklerdi. Giderek, yaşam biçimlerine öykündükleri soyluların politik ve dinsel düşüncelerini de benimsemeye başladılar. Özellikle, havai ve gösteriş seven banker hanımları prensi seviyor ve onun sarayına konuk olabilmeyi düşlüyorlardı.
Fakat cumhuriyetin de taraftarları ve savunucuları vardı. Cumhuriyet kendi memurlarının bağlılığına güvenemiyorsa da, işçiler vardı: Gerçi onların zor yaşam koşullarını değiştirememişti, ama ne zaman cumhuriyet tehlikeye girse taş ocaklarından, kulübelerinden ve zindanlarından kapkara ve bakımsız yüzleriyle çıkıp alanlarda yürüyorlardı. Onun için canlarını verirlerdi, çünkü cumhuriyet onlara bir umut vermişti.
Theodore Formose'nin başkanlığı döneminde, Alca kentinin sakin bir varoşunda, yaşamını çocukları eğiterek ve nikâh kıyarak sürdüren Agaric adında bir rahip vardı. Kendi okulunda, eskinin soylu fakat tüm zenginliklerini yitirmiş ailelerin çocuklarına din, eskrim, ata binme dersleri veriyordu. Sonra, çocuklar evlenecek yaşa geldiklerinde bu genç adamları, bankerlerin bol çeyizli ama hâlâ küçümsenen kızlarıyla evlendiriyordu.
Uzun boylu, zayıf ve esmer olan Agaric, elinde tesbihi ve yüzünde düşünceli bir anlatımla sürekli okulun koridorlarında ve bahçelerinde dolaşırdı. Öğrencilerine yalnızca eski din bilgilerini ve biçimsel din kurallarını öğretmek, sonra da onları zengin kızlarla evlendirmekle kalmazdı. Onun çok daha büyük politik niyetleri vardı ve dev bir planın gerçekleşmesi için yaşıyordu. Tüm düşüncesi ve yaşam amacı cumhuriyeti devirmekti. Bunu kişisel çıkarı için istiyor değildi. Demokratik bir düzeni, kendini bedeni ve ruhuyla adadığı tanrısal toplum düzenine aykırı görüyordu. Diğer rahip kardeşler de onun gibi düşünüyorlardı. Cumhuriyet din adamları ve onların topluluklarıyla sürekli çatışma içindeydi. Kuşkusuz, yeni düzeni devirme düşüncesi zor ve tehlikeli bir uğraştı. Ama Agaric hiç olmazsa yaman bir darbe girişimi başlatabilirdi. Din adamlarının yüksek sınıflarla içli dışlı olduğu o dönemde, Alcalı soylular üzerinde bu rahibin derin bir etkisi vardı.
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   ...    56   »