Ana Sayfa » Yolculamak » Top Oynayan Kedi Mağazası : 27


TOP OYNAYAN KEDİ MAĞAZASI

HONORÉ DE BALZAC

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 5


Augustine uygun anı çok iyi yakalamıştı, kocasının boynuna atıldı ve ona portreyi gösterdi. Sanatçı taş kesilmişti sanki bir Augustine'e, bir her şeyi açıkça anlatan giyimine bakıyordu. Kocasının değişen alnını, o korkunç alnını yarı ölü bir durumda gözlemleyen korkak kadıncağız, orada yavaş yavaş, bulutlar gibi anlamlı buruşuklukların toplandığını gördü; sonra da ateş saçan bir bakış ve boğuk bir ses kendisini sorguya çektiğinde damarlarındaki kanının donduğunu sandı.
- Bu tabloyu nerede buldunuz?
- Bana Düşes de Carigliano verdi.
- Siz mi istediniz?
- Resmin evinde olduğunu bilmiyordum ki.
Bu meleğin sesinin tatlılığı, daha doğrusu insanı büyüleyen ezgisi yamyamları bile yumuşatabilirdi, ama yaralanmış gururunun acılarıyla kıvranan bir sanatçıyı, asla.
Sanatçı gürleyen bir sesle bağırdı:
- Tam ondan umulacak bir davranış.
Geniş adımlarla dolaşırken şöyle söyleniyordu: “Öcümü alacağım, utancından ölecek; onun resmini yapacağım, evet, hem de gece Claudius'un sarayından çıkan Messalina kıyafetinde betimleyeceğim onu.”
Genç kadın, ölgün bir sesle:
- Ne dedin Théodore? diye sordu.
- Onu öldüreceğim.
- Sevgilim!
- Şu küçük süvari albayını seviyor o, çünkü ata iyi biniyor…
- Théodore!
Ressam kükremeyi andıran bir sesle karısına:
- Of, bırakın beni, dedi.
Öfkeden kendini yitiren sanatçı öyle sözler söyledi, öyle bir işler etti ki, Augustine'den biraz daha yaşlı bir kadın onun delirdiğini düşünürdü kesinlikle; olup bitenleri anlatmayalım daha iyi.
Ertesi gün, Madam Guillaume sabah saat sekiz sularında geldiğinde, kızını yerde, bet beniz uçmuş, gözler kıpkırmızı, saç baş darmadağın, elinde gözyaşlarının ıslattığı bir mendil, yırtılmış bir resmin şuraya buraya dağılmış kısımlarını ve yaldızlı büyük bir çerçevenin parçalarını seyreder buldu. Acının sanki bütün duygularını uyuşturduğu Augustine, her şeyin mahvolduğunu anlatan bir hareketle yerdekileri gösterdi.
Top Oynayan Kedi'nin eski yöneticisi:
- Oo, belki de çok büyük bir kayıp, diye bağırdı. Doğrusu, çok benziyordu; ama ben bir yerden öğrendim, bulvarda bir adam elli eküye güzel resimler yapıyormuş.
- Of, anne!
Kızının kendisine bakışındaki anlamı anlamazdan gelen Madam Guillaume:
- Vah yavrucuğum vah, hakkın var! dedi, geç kızım geç, dünyada hiç kimse insanı annesi kadar sevmez. Her şeyi biliyorum yavrum. Ama bana bütün dertlerini söyle ki seni avutabileyim. Bu herifin kaçık olduğunu ben sana önceden söylememiş miydim? Oda hizmetçin bana neler anlattı, neler… Ayol bu, gerçekten bir canavar!
Augustine, annesinden bir an olsun susmasını rica eder gibi parmağını solgun dudaklarına götürdü. Bu korkulu gecede uğradığı yıkımla, Augustine, hani o etkileri annelerin ve seven kadınların yüreklerinde görülen, insanın dayanma gücünü aşan ve belki de kadınların yüreğinde Tanrının erkekten esirgediği bazı teller olduğunu açığa vuran sabırlı katlanış gücüne ermişti.
Montmartre Mezarlığı'ndaki küçük bir sütun üzerine kazılmış bir yazı, Madam Sommervieux'nün yirmi yedi yaşında öldüğünü gösterir. O ürkek yaratığın bir arkadaşı, bu acıklı olayın son sahnesini yazıtın yalın satırlarında görür; her yıl, kutsal 2 Kasımda bu taze mezarın önünden geçerken, kendi kendisine hep, “Dehanın güçlü kucaklamaları için acaba Augustine'den çok daha güçlü kadınlar mı gerekiyordu?” diye sorar ve gene kendisi yanıtlar sorusunu:
- Vadilerde açan, gösterişsiz, alçakgönüllü çiçekler, göklere çok yakın, fırtınaların koptuğu, güneşin yaktığı yerlere dikilince yaşamıyorlar belki de, kim bilir?
(Maffiers, Kasım 1829)
«   01   ...    17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   »