Ana Sayfa » Yolculamak » Totem ve Tabu - II : 43
Zorlanma nevrozlularının törenleri ve yasaklamaları de bize bu niteliği gösterdiği halde, bunlar yalnızca ruhsal bir gerçekliğe, edime değil niyete dayanırlar. Yalnızca maddi değerlerle dolu olan kendi gerçek dünyamızın yalnızca düşüncede kalan ve isteklenen şeylere karşı duyduğu küçümsemeyi, ancak iç zenginliklerle dolu olan ilkelin ve nevrozlunun dünyasına sokmaktan sakınmalıyız.
Burada gerçekte pek kolay olmayan bir kararla karşılaşmaktayız. Fakat önce, başkalarına temel görünen farkın, bizim düşüncemizde konunun en önemli bölümüne değinmediğini kabul etmekle işe başlamalıyız. Eğer istekler ve içtepiler ilkel adam için tam bir olay değerine sahipse, bize düşen şey, böyle bir düşünceyi kendi ölçülerimize göre düzeltmek değil, onu anlamaya çalışmaktır.
Fakat o zaman da bu itiraza yol açan nevroz prototipini daha yakından incelemeliyiz. Bugün fazla ahlâklılığın baskısı altında bulunan obsession nevrozlularının kendilerini yalnızca heveslerin ruhsal gerçekliğine karşı savundukları, kendilerini yalnızca duyumsadıkları içtepiler için cezalandırdıkları doğru değildir. İşin içinde tarihsel bir gerçeklik parçası da vardır; bu kişilerin çocukluklarında yalnızca kötü içtepileri vardı ve çocukluk güçleri elverişli olduğu oranda bunları baş edime yerleştirmişlerdir. Bu aşırı iyi insanların hepsinin çocukluğunda bir kötülük dönemi, sonraki gereğinden fazla ahlâklılığın öncesi olan bir ters evre vardı. Öyleyse, eğer nevrozlularda, yapısından hiç kuşku duyulmayan ruhsal gerçekliğin kökensel olarak asıl gerçeklikle bir olduğunu, bütün kanıtlara göre ilkellerin gerçekte yapmayı istedikleri her şeyi yaptıklarını kabul edersek, ilkel insanlarla nevrozlular arasındaki benzerlik çok daha temelli olarak gösterilmiş olur.
Fakat ilkel insanlar konusundaki yargımız, nevrozlularla olan benzerliğin fazla etkisi altında kalmamalı. Aradaki ayrılıklar da hesaba katılmalıdır. Hiç kuşkusuz düşünmeyle yapma arasındaki keskin ayrım, ne vahşilerde ne de nevrozlularda vardır. Fakat nevrozlu her şeyin üstünde edimlerini yasaklamış kimsedir; düşünme onda edimin tam bir vekilidir. İlkel insansa yasaklamalar altında değildir, düşünce onda doğrudan doğruya eyleme geçer; eylem ona göre daha çok âdeta düşüncenin bir vekilidir ve bundan dolayı verdiğimiz yargının salt kesinliğine kefil olmamakla birlikte, tartıştığımız konuda pekâlâ şunu kabul edebileceğimizi sanmaktayım: “Başlangıçta eylem vardı.”
« 01 ... 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 »