Ana Sayfa » Yolculamak » Yalnız Gezerin Düşlemleri : 19
vazgeçemeyeceği tek nimet budur ve başkalarının saygısını o nimet pahasına kazanmayı zarar bilir. Böylelikle ne kimseye, ne de kendisine zarar ya da yarar verecek önemsiz işlerde, hiç duraksamadan yalan söyler; ama gerçeği ve adaleti ilgilendiren şeylerde, hem kendisini hem de başkalarını elinden geldiği kadar yanılgıdan korur. Onun için, bunun dışında herhangi bir yalan, yalan değildir.
“Gnidus Tapınağı” yararlı bir yapıtsa, Yunancadan çeviri olduğu masalı, masumca bir uydurmadır; ama bu yapıt tehlikeliyse, o masal cezalandırılması gereken bir yalandır.
İşte, vicdanımın yalan ve gerçek konusundaki ilkeleri bunlar oldu. Aklım henüz benimsemişken yüreğim onlara, ayrımına varmaksızın uyuyordu; ahlak içgüdüsü de uygulamaya geçti. Zavallı Marion'un kurban gittiği haince yalan bana öyle pişmanlık verdi ki, bu ömrümce, beni yalnızca böyle yalanlardan değil, başkalarının çıkar ya da onuruna dokunabilecek her türlü yalandan korudu.
Başka şeylerde olduğu gibi bunda da huylarım, ilkelerim, daha doğrusu alışkılarım üzerimde epey etki yaptı; çünkü hiçbir davranışımı bir kurala uydurmadım; ya da yaratılışımın sığınaklarından başka kurala bağlanmadım. Hazırlıklı yalan söylemediğim gibi, kendi çıkarım için de yalana başvurmamışımdır; ama, birçok kez utandığımdan ya da önemsiz olan ve yalnızca beni ilgilendiren işlerde yalan söyledim: Örneğin kafam işlemediğinde, söz yetiştirmek için uydurmak zorunda kaldığım zamanlardaki gibi… Konuşmak zorunda bulunup aklıma eğlenceli gerçekler gelmediği zaman kesinlikle susmamak amacıyla masal söylerim; ancak o masalları düzerken yalancı olmamalarına, yani ne gerçeğe ne de adalete dokunmamalarına dikkat ederim. Onlarda olayların gerçekliği yerine, araya ahlaksal bir gerçeği sıkıştırmak, insan tutkularından yararlı dersler, bir sözcükle “hisse” çıkarmak isterim; ama bunun için, bende olmayan kavrayış çabukluğuyla söz söyleme kolaylığı gerekli. Söz denen şey, düşünceden çok daha ivedilik gerektirdiğinden, düşünmeden konuşurum ki, bu, aklımın beğenmediği birçok saçma söz söylememe yol açmıştır.
İşte yaratılışımın önüne geçilmez itkisiyledir ki, utangaçlığım beni, beklenmedik durumlarda istemimin katılmadığı yalanları söylemeye iter. Zavallı Marion'un anısının bıraktığı etki, başkalarına zarar verebilecek yalanları önleyebilirse de, yalnızca beni kötü bir duruma düşmekten kurtarmaya yardım edecek olanlara dokunmaz; ancak, vicdanım, aleyhtekiler kadar lehte bulunan karışmaları da kabul etmez.
Beni kurtaran yalandan vazgeçip, yerine beni suçlu gösteren yalanı hemen ve kendimi küçük düşürmeksizin koyabilsem, hiç duraksamadan kordum; ama kendimi suçlu çıkarmanın verdiği utanç, bunu hâlâ engelliyor; işlediğim suçtan pişman olurum, ama bunun verdiği zararları gidermeyi göze alamam. Çıkar ya da onur ya da kıskançlık ve şeytanlıktan değil, yalnızca anlamsız bir beceriksizlikten, gereksiz bir utangaçlıktan yalan söylediğimi gösteren bir örnek daha ileri süreceğim.
Birkaç zaman oluyor ki, Bay E., beni ve karımı, Bay B.'yle birlikte, lokantacı Bayan X'te yemeğe (alışkanlığıma aykırı olarak) çağırdı. Lokantacı kadınla iki kızı da bizimle yemek yediler. Yemek ortasındayken evli ve gebe olan kızlardan biri, gözümün içine bakarak birdenbire çocuğum olup olmadığını sordu. Ben kızararak, böyle bir mutluluktan yoksun bulunduğumu söyledim. O ise gülümsedi ve çevresindekilere baktı. Bunda, benim gözüme bile karanlık gelecek bir nokta yoktu.
Açıktır ki verdiğim yanıt, istemeseydim de vereceğim bir yanıt değildi; çünkü, yanımdakilerin içinde bulundukları ruh durumuna bakılırsa, söyleyebileceğim şeyler onların kanısını değiştiremezdi. Yanıtımın olumsuz olması bile bekleniyor, beni yalan söyler görmek hazzını duymak için elden gelen yapılıyordu.
« 01 ... 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 ... 49 »