Ana Sayfa » Yolculamak » Yalnız Gezerin Düşlemleri : 20
Ama, bunu anlamayacak denli anlayışsız değildim. Vermem gereken yanıt iki dakika sonra kendiliğinden geldi: “Genç bir kadının, hiç evlenmeden yaşlanmış bir adama soramayacağı yakışıksız sorulardan biri de bu”. Böyle konuşmakla yalan söylememiş olduğum gibi, herkesin beni onaylamasını sağlamış, ona da bir ders vermiş bulunacaktım. Ama, yapamadım; söylenmesi gerekeni değil de gerekmeyeni söyledim. Şu da kesindir ki, bana bu yanıtı esinlendiren, ne aklım ne de istemimdir; o yanıt, yalnızca şaşkınlığımdan dolayı verildi. Bir zamanlar böyle şaşkınlıklara düşmez, daha açık söylerdim; çünkü, onları bağışlatacak etkenlerin sezileceğinden kuşkum yoktu. Ancak, kötücül bakan gözlerin karşısında şaşırır oldum; mutsuzluğa düştükçe çekingenliğim arttı ve yalnızca çekingenlik yüzünden yalan söyledim.
Yalana karşı yaratılışımdan dolayı beslediğim nefreti, hiçbir zaman, “İtiraflar”ımı yazarkenki kadar yeğinlikle duymadım; çünkü, yalan söyleme isteği ve fırsatı (yalana eğilimim olsaydı) en çok, bu yapıtımı yazarken ortaya çıkardı. Ama, bana karşı olan hiçbir şeyi gizlemedikten başka henüz anlayamadığım ve belki de öykünmeciliğe nefretimden gelen bir anlayışla tam tersi yönde yalana yöneldim. Yani kendimi gereğinden çok bir tutuculukla, suçlu çıkardım. Ve vicdanım bana bir gün, başkalarınca, daha az yeğinlikle yargılanacağım kanısını veriyor. Evet, yüksek bir gururla diyebilirim ki, bu yapıtımda iyi niyeti ve gerçek aşkını hiç kimsenin göze alamayacağı denli ileri götürdüm. İyi yönlerinin kötü yönlerine üstün olduklarını anladığım içindir ki, her şeyi söylemekte yarar gördüm ve her şeyi söyledim.
Eksik söyledim; artık söyledim; ama olayları değil de onların çevresindeki durumları anlatırken. Bu yalan türü de istemden çok imgelemimin bir tür saçmalamasıdır. Dahası, bu eklemelere yalan demek de doğru olmaz; çünkü hiçbiri yalan değildir. “İtiraflar”ı yazarken yaşlanmış, yaşamın hepsine dokunduğum ve boşluğunu denediğim hazlarından bıkmış bir adamdım. Kitabımı hiçbir belgeye dayanmaksızın, yalnızca belleğime başvurarak yazıyordum. Belleğimse, çoğu kez bana yardım edemiyor ya da anıları eksik canlandırabiliyordu; bende bu eksikti. Bu eksikliği imgelemimle tamamlıyor, ama aykırı olmamalarına dikkat ediyordum. Yaşamımın mutlu anları üzerinde durmaktan hoşlanıyor, onları özlemlerimden çıkardığım güzelliklerle süslüyordum. Kimi zaman gerçeğe, kendine özgü olmayan bir çekicilik de kattım; ama kusurlarımı örtmek ya da erdemli görünmek için o gerçeğin yerine yalanı getirmedim.
Kendimi önden değil de yandan göstererek, kimileyin elimde olmadan, çirkin yönlerimi sakladıysam da, bu tür gizlenmeleri daha başka türden olanlar ödünledi ki, onların yüzünden, iyiyi kötüden daha çok saklamışımdır. Huyumun bu tuhaflığına inanmak belki güçtür; ama inanmamak, gerçeği söylediğimi değiştirmez. Kötüyü bütün çirkinliğiyle anlattım ama iyiyi de hoş göstermekten kaçındım; benden yana olduğu için üzerinde bile durmadım, çünkü o sıralarda “İtiraflar”ımı yazdığım için kendimi övmek gibi bir duruma düşebilirdim. Gençliğimden söz ederken, iyi yönlerimi ileri sürmedikten başka onları belirtecek olayları bile anmadım. Daha küçük çocukluk dönemimle ilgili iki olayı anımsıyorum; bunlar, kitabımı yazarken aklıma gelmemiş değildi, ama az önce söylediğim nedenlerden dolayı, onları bir yana bırakmıştım.
Pazarlarımı, halalarımdan birinin bir basma fabrikası sahibi olan kocası Bay Fazy'nin evinde geçirirdim. Bir gün, bezlerin serildiği yerde bulunuyor ve dökme kalıplara bakıyordum. Parlaklıkları öyle hoşuma gitti ki elimle dokunmak isteyerek parmaklarımı silindirin üzerinde gezdirdim. O aralık eniştemin oğlu çarkı öyle bir çeviriş çevirdi ki, parmaklarımdan ikisi sıkışarak iki tırnağım söküldü, acı acı bağırdım. Fazy, çarkı hemen durdurdu ama tırnaklarım silindire yapışıp kalmıştı. Kan, parmaklarımdan fışkırıyordu. Fazy, şaşkınlıkla koşarak bana sarıldı, susmazsam yıkılacağını söyledi. Kendi acımı unutarak onunkini düşündüm ve sesimi kestim; musluğa koştuk, elimi yıkadım, akan kanı durdurduk. Gözyaşları içinde, bu olayı babasına söylemememi rica etti; ben de ona söz verdim ve sözüme öylesine bağlı kaldım ki, yirmi yıl
« 01 ... 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 ... 49 »