Ana Sayfa » Yolculamak » Yalnız Gezerin Düşlemleri : 41


YALNIZ GEZERİN DÜŞLEMLERİ

JEAN-JACQUES ROUSSEAU

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 55


yaparlarsa yapsınlar, onların gücüne, gizli düzenlerine karşın olduğum gibi olacağım ben. Şurası bir gerçektir ki, onların benim için düşündükleri, gerçek durumum üzerinde etkilidir: Aramıza çektikleri set yaşlılığıma ve gereksinmelerime yarayacak her türlü kaynaktan beni yoksun kıldı; parayı bile yararsız kılıyor, çünkü gereksindiğim işlere yaramamakta; onlarla benim aramda ne ilişki, ne iletişim, ne de yardımlaşma kaldı. İnsanların ortasında yalnızım; bunu gidermenin yolunu ancak kendimde bulabileceğim; oysa bu yaşımda, bu durumumda bulacağım çözüm yolları pek zayıf. Dert büyük, büyük ama öfkelenmeksizin direnme yolunu bulduğumdan beri bana işlemez oldu. Gerçek gereksinmelerin belirlediği noktalar azdır; o noktaları çok gösteren, sakınganlık ve imgelemdir; bu yüzdendir ki kaygıya düşer, kendimizi mutsuz kılarız. Bana gelince, yarın acı çekeceğimi bilsem de bugün çekmediğime göre üzülmem. Geleceğini bildiğim dertten değil, duyumsadığım dertten üzülürüm ki, bu da onu hayli hafifletir. Yapayalnız, hasta yatağımda düşkünlükten, soğuktan ve açlıktan ölebilirim, kimse de benim için üzülmez. Ama ne önemi var ki, kendim bile üzülmüyorum; talihime karşı başkaları denli ilgisizim? Yaşama ve ölüme, hastalığa ve sağlığa, servete ve yoksulluğa, şana ve kara çalmaya aynı ilgisizlikle bakmış olmak, hele benim yaşımda, az iş midir? Bütün yaşlılar her şeyden kaygı duyar, ben hiçbir şeyi umursamam. Ne olacaksa olsun beni tasalandırmaz. Bu tasasızlığın gizi kendi usumda değil, düşmanlarımdadır ve bunların bana ettikleri kötülüğü sanki giderir. Beni talihsizliğe karşı duygusuz kılmakla bana öyle iyilik ettiler ki, bu, beni onun etkilerine karşı korumakla edebilecekleri iyilikten çok daha büyüktür. Talihsizliği duyumsamamak, beni ondan korkmaktan kurtarmazdı; oysa kendime baş eğdirmekle ondan korkmaz oldum.
Bu ruh durumu, ömrümün sıkıntılı günlerinde beni en mutlu anlarımı yaşıyormuşum gibi, özyapımın kayıtsızlığına döndürüyor; nesnelerin, bana, acı kaygılarımı anımsattığı kısa dakikaların dışında, beni kendilerine çeken sevgilerime yönelerek gönlüm doğuştan bağlandığı duygularla yine beslenmekte. Bunlardan, o duyguları yaratan ve ortak eden düşlemsel yaratıklarla birlikte (gerçekten yaşıyorlarmış gibi) zevk alıyorum; ancak, onları yaratmış bulunanlar, benim için canlı kimselerdir; ne bırakmalarından korkarım, ne aldatmalarından. Yıkımlarımla birlikte sürecek, dertlerimi unutturmaya yeteceklerdir.
Her şey beni, içinde yaşamak için doğduğum mutlu ve tatlı yaşama sanki geri getirmekte. Ömrümün dörtte üçünü, beynimi ve duyarlığımı doyuran meraklı, hoş konularla, ya da gönlüme göre yarattığım ve onu besleyen düşlemimin çocuklarıyla ya da kendisinden hoşnut ve hakkım olduğunu bildiğim mutlulukla dolu kendimle baş başa geçirmekteyim. Bütün bunda etken, benliğime bağlılığımdır; yoksa “onur” değil. Ama yalancıktan gönül almalarına, gösterişli ve zavallı iltifatlarına, tatlılığa bürünmüş kötülüklerine oyuncak olduğum insanlar arasında, hâlâ geçirdiğim üzünçlü anlar büsbütün başkadır; ne yapsam, nasıl davransam, onur o zaman egemenliğini yürütür. O kaba kalıbın altından yüreklerinde gördüğüm kin ve düşmanlık benim yüreğimi parçalar; ahmakça gafil avlanmış olmak düşüncesi de, anlamsızlığını pek iyi duyumsadığım halde bir türlü yenemediğim onurun sonucu ortaya çıkan öfkeyi de o acıya katar. Bu aşağılayan ve alaylı bakışlara alışmak için gösterdiğim çabalar, inanılmayacak denli büyüktür; o çetin savaşıma alıştırma olsun diye, en kalabalık gezinti yerlerinden yüzlerce kez geçtim; başarılı olmadıktan başka hiçbir şeyi de çözümleyemedim; ağır ve boş çabalarım sonucunda da, eskisinden daha kolay şaşıran, utanan ve başkaldıran bir adam olarak kaldım.
Ne etsem duygularıma uymak zorunda olduğum için etkilerinden hiçbir zaman kaçınmadım; onlar etkilendikçe yüreğimin de aynı etkiyi duymaması olanaksız. Ama, bu geçici ruhsal durumlar, bunlara neden olan duygulanımlar gibi sürüyor. Kin duyan bir adamın erinci, beni şiddetle rahatsız eder; ama, o rahatsızlık adamın gitmesiyle birlikte geçer. Onu görmediğim zaman, düşünmem bile. Benimle ilgileneceğini iyice bilsem de, onunla ilgilenemem. O anda duyumsamadığım acı, bana dokunmaz;
«   01   ...    31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   »