Ana Sayfa » Yolculamak » Yalnız Gezerin Düşlemleri : 42
gözümün görmediği düşman benim için yoktur. Bu ruh durumunun talihime egemen olanlara bağışladığı üstünlüğü biliyorum. Üstünlüklerinden istediklerince yararlansınlar; darbelerinden korunmak için onları düşünmek zorunda kalmaktansa, bana, direnişle karşılaşmaksızın acı çektirmelerini yeğlerim.
Ömrümün tek acısı, duygularımın yüreğime bu türlü etkisidir. Kimseye raslamadığım yerlerde yazgımı düşünüyor, onu duymuyor, çekemez oluyorum. Engelsiz ve değişiklik olmaksızın mutluyum, hoşnutum. Ama, duygularıma dokunan herhangi bir darbeden habersiz kaldığım pek azdır; onu hiç aklıma getirmediğim dakikalarda bile herhangi bir davranış, gözüme ilişen uğursuz bir bakış, rasgeldiğim mutsuz bir adam beni altüst etmeye yeter. Böyle bir durumda yapabileceğim tek şey hemen unutmak ve kaçmaktır. Gönlümün üzüntüsü, nedeniyle birlikte yiter; yalnız kalır kalmaz yatışırım. Beni kaygılandıran, yolumda başka yeni bir acı çekme konusuyla karşılaşmaktır. Tek derdim budur; ama rahatımı kaçırmaya yeter. Paris'in göbeğinde oturuyorum. Evimden çıktığım zaman kır görünümüyle yalnızlık ararım. Ama bunlara kavuşmak için o denli uzaklara gitmeli ki… Şöyle rahat bir soluk almadan önce yolda gönlümü hırpalayacak bin türlü şeye raslarım ve aradığım köşeye varıncaya dek, günün yarısı kaygıyla geçer. Gideceğim yere ulaşabilirsem ne mutlu! Kötü insanlar topluluğundan sıyrıldığım anlar pek tatlıdır ve kendimi ağaçların, çimenlerin ortasında görünce cennette sanır, insanların en mutlusuymuşum gibi zevk duyarım.
Pek iyi anımsarım ki kısa yükselme dönemlerimde, bugün o denli hoş görünen gezintiler, bana yalnızca sıkıntı verirdi. Köyde birinin evinde bulunduğum zaman, biraz yürümek ve temiz hava almak için, çoğu kez yalnız çıkar ve bir hırsız gibi kaçarak bahçede ya da kırda dolaşırdım. Ama, bugünkü sessizliği duyumsayacak yerde, beni salonlarda ilgilendiren boş düşüncelerin hummasını birlikte taşır, orada bıraktığım kimseleri düşünürdüm. Onur davasının ateşiyle dünyanın gürültüsü ve patırtısı, korulukların serinliğini duymamı engeller, yalnızlığın dinginliğini bozardı. Ormanların derinliklerine kaçsam da, beni izleyen ve bütün doğayı gözlerime örten sıkıcı bir kalabalık vardı. Toplumun sevdalarından ve zavallı kalabalığından sıyrıldıktan sonradır ki doğayı bütün güzellikleriyle yeniden buldum.
İstemimin egemen olamadığı o eğilimleri engellemenin olanaksızlığını görünce, bu yoldaki çabalarımı kestim. Her darbede kendimi öfkeye ve başkaldırıya terk eder, gücüm yetmeyen doğayı, önce coşsun diye bırakır; yalnızca sonuçlarını etkisiz kılmaya çalışırım. Ateşli gözler, kızarmış bir yüz, organların titremesi, boğucu çarpıntıların hepsi vücudumuzla ilgili işler olup, bunları akılla yönetemeyiz. Ama doğaya istediği gibi coşma iznini verdikten sonra insan benliğini yenerek kendine gelebilir. İşte, ilk önce başarısızlıkla, sonraları da başarıyla yaptığım budur. Gücümü boş bir direnişle tüketmekten vazgeçerek, onu yenme fırsatını aklıma havale ediyorum; çünkü akıl, sözünü işittirebildiğinde konuşur. Ne? Akıl mı dedim? Ona utkunun onurunu vermek yanılgıdır; çünkü utkuda hiçbir payı yok. Her şey, zorlu rüzgârların sarstığı ve rüzgâr kesilince durulan kararsız bir özyapıdan doğuyor. Beni kışkırtan o özyapının ateşli yönü; yatıştıransa gevşek yönüdür. Karşılaştığım zorunlukların hepsine yenilirim; herhangi bir çarpışma, bende kısa ama pek canlı bir davranışa yol açar. Çarpışma bitince, bu davranış da biter; dışımdaki şeylerin yol açtığı duygular bende yaşayamaz. Talihin cilveleriyle insanların düzenleri, böyle yaratılmış bir adama pek etki edemez; tutkuların beni sürekli olarak etkilemesi için, her an yenilenmeleri gerekir. Çünkü en kısa bir ara verme, beni kendime getirir. İnsanlar duyarlığıma egemen oldukları sürece, onların istediği gibi bir adamım; ama, bir an için fırsat buldum mu doğanın dilediği olurum; ne derlerse desinler, değişmeyen durumum budur. Onu daha önce anlattım. İnsanların ettiği kötülükler bana hiçbir bakımdan dokunmaz; beni korkutan yalnızca yapabilecekleri kötülüktür. Bununla birlikte, bana sürekli bir acı veremeyeceklerine artık inandığım ilk düzenlerine gülmekte, onlara karşın benliğimden zevk almaktayım.
« 01 ... 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 »