Ana Sayfa » Yolculamak » Yaşamlar : 11


YAŞAMLAR

PLUTARKHOS

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 56


Fakat askerler dağılmış olduğu için tüm çabalarına karşın bir şey yapamadı. Çünkü askerler karaya çıkar çıkmaz, akıllarına kötü bir şey gelmediği için, hemen alışverişe gidiyor, kırlarda dolaşıyor, çadırlarda uyuyup, yemek hazırlıyorlardı; komutanlarının deneyimsizliği yüzünden başlarına gelecek tehlikeyi hiç duyumsamıyorlardı.
Düşmanlar bağrışma ve kürek sesleriyle yaklaştığı sırada, Konon sekiz gemiyle, gizlice yelken açarak düşmanların arasından sıyrılıp kaçtı, Kıbrıs'a, Euagoras'ın (39) yanına gitti. Geri kalan gemilere gelince, Peloponezliler üzerlerine atılarak, bunları ele geçirdiler, dolmak üzere olanları da kırıp döktüler. Askerler silahsız ve dağınık yığınlar halinde yardıma koşarken, gemilerin yanında düşüp ölüyor, karada kaçanlarıysa düşmanlar karaya çıkar çıkmaz öldürüyorlardı.
Lysandros, komutanlarıyla birlikte üç bin tutsak aldı, Paralos (40) gemisinden ve Konan'la birlikte kaçan gemilerden başka bütün donanmayı ele geçirdi. Gemileri kendininkilere bağlayıp ordugâhı yakıp yıktıktan sonra, flavta sesleri ve zafer şarkılarıyla Lampsakos'a döndü. Böylece Lysandros az bir çabayla büyük bir iş başarmış; daha önceki savaşlara göre çok uzun sürmüş, inanılmaz raslantılarla dolu bir savaşı bir saat içinde bitirivermişti. Bu savaş türlü çarpışmalardan, değişik aşamalardan geçerek, daha önce Yunanistan'da yapılmış bütün savaşlardan daha çok askerin yitirilmesine neden olduktan sonra, bir tek adamın becerikliliği ve ustalığıyla sona ermişti. Bunun için de bazı kişiler bu işin tanrısal bir güçle başarıldığına inanıyorlardı.
12.
Öyle ki Lysandros ilk kez düşmana karşı gitmek için limandan açıldığı zaman, gemisinin dümeninin iki yanında Dioskur yıldızlarının parladığını söyleyenler vardı. (41) Bazıları da gökten taş düşme olayının bu yıkıma bir işaret olduğunu söylerler. Çünkü birçoklarının anlattığına göre, gökten Aigos Potamoi yakınlarına da çok büyük bir taş düşmüştü. Kherronesoslular büyük bir saygı duydukları bu taşı bugün bile gösterirler. Anaksagoras'ın (42) gökte birbirine bağlı cisimler arasında olacak bir kayma veya bir sarsıntı sonucunda, bunlardan biri çözülüp ayrılırsa, bütün bu cisimler arasında bir çöküntü olacağını önceden bildirdiği söylenir. Yıldızlardan hiçbiri oluştuğu yerde durmaz; taştan ve ağır olduklarından, aralarını dolduran tözün yansılanması ve ışık kırılmaları ile ışıldarlar. Dolaşma devinimi ve dönmenin verdiği hızla birbirine bağlı olan cisimler şiddetle sürüklenir. Başlangıçta soğuk ve ağır olan bu cisimleri bütünden ayrıldıkları zaman dünya üzerine düşmekten koruyan bu güçtür.
Bu konuda daha inanılır görüşler de vardır. Kimi der ki, akan yıldızlar, kaymış veya havada kendi kendine tutuşup sönmüş töz ateşinin akıp dağılması değildir; genişleyip yüksek tabakalara çıkan havanın parlayıp tutuşması da değildir. Gerginliğin gevşemesi ve devinimin yön değiştirmesi yüzünden sıradan çıkıp sürüklenen cisimlerin kopup düşmesidir. Bunlar yerleşim yerlerine değil, genellikle açıklara, büyük denizlere düştükleri için bilinmez.
Anaksagoras'a Daimakhos da (43) katılır. “Dindarlık Konusunda ” adlı yapıtında taşın düşmesinden önce gökte yetmiş beş gün boyunca ateşten, çok büyük bir cismin göründüğünü anlatır. Bu cisim alevden bir buluta benziyor, devinimsiz kalmayıp aksine çeşitli yönlerde kavisli yollar izliyordu. Öyle ki bu devinim ve bu kavislerden oraya buraya ateşten parçalar fırlıyor ve akanyıldızlar gibi kıvılcım saçıyordu. Sonunda toprağa düşüp halkın da korku ve şaşkınlığı geçince, yanına yaklaştıkları zaman böyle büyük bir ateşin, ne etkisini ne de izini bulabildiler; ancak bu büyük ateşin küçük bir parçası olan, yere düşmüş bir taş gördüler.
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   ...    65   »