Ana Sayfa » Yolculamak » Yaşamlar : 32
Anthesterion ayının ilk gününe raslar. Raslantı olarak o gün kenti su basıp (73) zararlara neden olduğu için tufan o sırada oldu diye bunu anmak için birçok ayinler yaparlar.
Kent alındıktan sonra, tiran Akropolis'e kaçtı, orada onu kuşatması için görevlendirilen Curio (74) tarafından kuşatıldı, uzun süre dayandıktan sonra susuzluktan bitkin bir duruma gelerek teslim oldu. Hemen şöyle bir tanrısal işaret göründü: Curion'un tiranı götürdüğü aynı gün ve aynı anda apaçık havada bulutlar toplandı ve sağanak biçiminde şiddetli bir yağmur boşanıp Akropolis'i suyla doldurdu. Çok geçmeden Sulla Pire'yi de aldı. Yaktırdığı şeyler arasında Philon'un (75) hayran olmaya değer bir yapıtı olan donanım deposu da vardı.
15.
Bu arada Mithridates'in komutanı Taxiles yüz bin yaya asker, on bin atlı ve doksan tane dört atlı, tırpanlı arabayla Trakya ve Makedonya'dan geldikten sonra Arkhelaos'u çağırdı. Arkhelaos hâlâ Munykhia'da (76) demir atmış durumda bekliyordu, ne denizden uzaklaşmayı istiyor ne de Romalılarla savaşma isteği duyuyordu; bütün düşündüğü savaşı uzatmak ve Romalıları umarsız bırakmaktı. Bunları ondan çok daha iyi gören Sulla barış zamanında bile kendilerini beslemeye yetmeyen verimsiz topraklardan Boiotia'ya gitti. Savaş arabaları ve atların en önemli kırıcı güç olduğunu bildiği halde yalçın ve atlı birliklere elverişsiz olan Attika'yı bırakıp ovalara, Boiotia'da yayılan topraklara gitme düşüncesini birçokları yanlış buldu. Fakat Sulla söylendiği gibi, açlık ve kıtlıktan kaçmak için savaşı göze almak zorunda kaldı. Zaten Thessalia'dan Sulla'ya yardım getiren ve barbarların geçitte beklediği praetorluk yapmış, fazla tutkulu bir adam olan Hortensius da onu korkutuyordu. İşte bu nedenlerle Sulla Boioria yolunu tuttu.
Kophis Tithoralı (77) olduğu için barbarları aldatarak Hortensius'u Parnassos'tan, başka yollardan geçirerek, o zaman şimdiki gibi bir kent değil de çevresi kesik, girintili, çıkıntılı bir kaya üstünde bir düşmanın saldırışını karşılayıp savmak için düzenlenmiş bir yer olan ve Kserkses geliyor diye kaçan Phokislilerin göçüp kurtuldukları yere, Tithora'nın aşağı bölümüne götürdü. Hortensius orada ordugâh kurup gün boyunca düşmanları püskürttü, geceleyin de geçilmesi güç yerlerden Patronis'e (78) inip önüne çıkan Sulla ile birleşti.
16.
Bunlar bir araya gelince Eletea (79) ovasının ortasındaki geniş ve altında su bulunan bir tepeyi ele geçirdiler. Adı Philoboiotos olan bu tepenin doğasını ve konumunu Sulla çok beğenerek över. Ordugâh kurduktan sonra hepsi birden düşmana pek az kişi göründüler. Nitekim atlılar bin beş yüz kişiden fazla değildi, yayalarsa on beş binden azdı. İşte bunun için karşı yanın komutanları Arkhelaos'u zorlayarak ve birliklerini sıraya dizerek ovayı at, araba, büyüklü küçüklü kalkanla doldurdular. Hep birlikte savaşmak için sıraya dizilmiş bu kadar çok kişinin gürültü ve bağrışmaları gökleri aştı. Bundan başka gösterişliliklerinden gelen çalım ve gururları da korku uyandırmakta etkisiz ve yararsız değildi; altın ve gümüşle ince bir biçimde işlenmiş silahların parıltıları, bakırla çeliğin parlaklığına karışan Med ve İskit khitonlarının renkleri askerler kıpırdadıkça ve sallandıkça ateşe benzer ve öyle korkunç görünüyordu ki Romalılar ordugâha doğru çekildiler, Sulla korkularını geçiştirecek bir söz bulamadı, kaçmalarını zorla önlemek istemediğinden susup bekledi, barbarların kurularak ve gülerek kendileriyle eğlenmelerine güçlükle katlandı.
Gerçekte, her şeyden çok bu duruma katlanma onun işine yaradı. Karşı yandakiler onu küçümseyerek büyük bir disiplinsizliğe düştüler, zaten buyruk veren çok olduğu için komutanlarının sözünü de dinlemiyorlardı; ordunun küçük bir bölümü direnip ordugâhta kalıyor, çoğunluğu ise yağma ve çapulculuk
« 01 ... 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 ... 65 »