Ana Sayfa » Yolculamak » Yaşamlar : 36


YAŞAMLAR

PLUTARKHOS

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 56


Nil'dekine benzer bitkiler yetişir, yalnızca bunlar fazla büyümez ve meyvaları yoktur. Bu ırmak uzun değildir, suyunun çoğu yosunlu ve çalılık bataklıklarda kayboluverir, küçük bir böyümüyse Kephisos'a karışır, kaval kamışı işte özellikle buradaki bataklıkta yetişir.
21.
Yakın yerlerde ordugâh kurduktan sonra Arkhelaos duruldu; Sulla ise, elinden geldiği kadar, sert ve atla geçilmeye elverişli toprakları düşmanlara kapayarak onları bataklıklarda tutmak amacıyla her iki yana siperler kazdırdı. Düşmanlar buna dayanamayıp komutanları bırakır bırakmaz, şiddetle ve sel gibi atıldılar; hem yalnızca Sulla'nın siper kazan adamlarını dağıtmakla kalmayıp, korumanların çoğunu da püskürterek kaçırttılar. O zaman Sulla attan indi, eline bir bayrak alarak kaçanların arasından düşmanlara doğru ilerledi ve şöyle bağırdı: “Ey Romalılar, burada ölmek benim için onurlu bir şey; siz de, komutanınızı nerede bıraktınız diye soranlara Orkhomenos'ta demeyi unutmayın.”
Bu sözler askerlerinin duygularını değiştirdi ve sağ yandaki kohortlardan ikisi Sulla'nın yardımına koştu. Sulla da böylece düşmanı kaçırttı. Sonra, askerlerini biraz geri çekip yemek verdikten sonra yine siper kazdırarak düşman ordugâhını temizlemeye çalıştı. Düşmanlar da öncekinden daha iyi bir düzende yaklaşıyorlardı. Arkhelaos'un karısının oğlu Diogenes en üstün asker olduğunu göstererek herkesin gözü önünde vurulup düştü, okçularsa Romalılar tarafından sıkıştırıldıklarından, dönecek yer bulamayarak ellerine birçok ok alıp kılıç yerine düşmanı bunlarla vurdular, sonunda çoğu yaralı olarak ordugâhlarına sığınıp korku içinde kötü bir gece geçirdiler.
Gündüz olunca Sulla askerlerini gene düşman ordugâhına götürüp siper kazdırdı, savaşa girişmek için gelen birçok düşman askerini kaçırttı ve korkudan aralarından hiç kimse karşı koymadığı için zorla ordugâhlarını aldı. Bataklıklar kanla, göl ölü akerlerle öyle doldu ki o savaşın üstünden hemen hemen iki yüz yıl geçtiği halde, bugün bile buralarda çamura saplanmış barbar yayları ve miğferleri, demir zırh parçaları, kılıçlar bulunur. Anlatıldığına göre Khaironeia ve Orkhomenos yakınlarında olup bitenler işte bunlarmış. (95)
22.
Cinna ve Garbo'ya gelince, (96) Roma'da bellibaşlı insanlara yasadışı ve çok kötü davranıyorlardı, bunlardan birçoğu tiranlıktan kaçarak sanki bir sığınağa gider gibi kendilerini Sulla'nın ordugâhına attılar, az zamanda Sulla'nın yanında bir tür senato oluştu. Metella ise canını ve çocuklarını güçlükle kurtararak Sulla'ya gelip düşmanların evini, köşklerini yaktığını haber verdi, kenttekilerin yardımına koşsun diye yalvardı.
Yurdunun ezilmesine göz yummak da, Mithridates savaşı gibi önemli bir işi yarıda bırakıp yurda dönmek de istemeyen Sulla ne yapacağını şaşırmış bir durumdayken Kralın komutanı Arkhelaos'dan gizlice bazı umut verici haberler getiren Deloslu bir satıcı çıkageldi. Bu iş Sulla'nın o kadar hoşuna gitti ki Arkhelaos ile bir an önce buluşup görüşmek için sabırsızlandı. Bu görüşmeyi, Apollon Tapınağı'nın bulunduğu Delion (97) kenti yakınlarında, deniz kıyısında yaptılar.
Söze Arkhelaos başladı, Sulla'dan Asya ile Pontus'u bırakıp Kraldan para, gemi ve istediği kadar askeri güç alıp Roma'daki savaşa gitmesini önerdi. Söz sırası Sulla'ya gelince, ona Mithridates'i düşünmeyip yerine kendisinin krallığı almasını, gemileri vererek Roma'nın bağdaşığı olmasını önerdi. Arkhelaos bu ihanet önerisini şiddetle geri çevirince Sulla şöyle dedi: “Demek ki Arkhelaos, sen Kapadokialı, bir barbar kralın adamı (veya istersen dostu diyelim) olduğun halde bunca iyiliğe karşılık hiçbir onursuzluğa
«   01   ...    26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   ...    65   »