Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Salı Kitapları » Yaşlılık & Dostluk : 15
Yok daha uzunsa, çiftçilerin tatlı ilkyazdan sonra yazın, güzün gelmesine üzüldüklerinden fazla üzülmeye değmez. Çünkü ilkyaz, gençlik demektir; gelecekteki meyvaları müjdeler, ondan sonraki mevsimler ürün alma mevsimleridir. Birçok kez söylediğim gibi, yaşlılığın meyvası da o çağa gelmeden önce bol bol iyilik etmiş olduğunu anımsamaktır. Doğaya uygun olan her şeye iyi demeli, yaşlıların ölmesi kadar da doğaya uygun ne vardır? Gençlerin başına ölümün gelmesi doğaya aykırı bir şeydir. İşte bunun için gençlerin ölmesi bana, harlı bir ateşin bol suyla söndürülmesi gibi gelir; yaşlıların ölümüyse, geçmiş bir ateşin hiçbir etkiyle değil de, kendiliğinden sönmesi gibidir. Nasıl elmalar hamken çekilip kopartılır, iyice olgunlaşınca düşerlerse, öylece gençlerin canını bir güç çeker alır da, yaşlılar olgunluktan ölür. Bu olgunluk bana öyle tatlı geliyor ki, ölüme yaklaştıkça, uzun bir deniz yolculuğundan sonra karayı görür gibi oluyor, sonunda limana varacağımı sanıyorum.
Yaşlılığın nerede biteceği hiç belli olmaz; bu çağda elinden geldiği sürece görevini yapıp ölümü küçümsemekle akıllıca yaşamış olursun. İşte yaşlılar, bu nedenle gençlerden daha gözüpek, daha metin olurlar. Solon'un tiran Peisistratos'a verdiği yanıttan da bu anlam çıkar: Solon, neye güvenerek, kendisine bu kadar cüretle karşı koyduğunu soran Peisistratos'a, “Yaşlılığa!” diye yanıt vermiş. Bir ömür sonunda en iyi şey, doğa kendi yarattığı yapıtı yavaş yavaş yok ederken, aklın ve duyguların oldukları gibi kalmalarıdır. Bir gemiyi, bir binayı yapmış olan kimse onları nasıl daha kolayca parçalar, yıkarsa, tıpkı onun gibi, insanı oluşturan doğa onu en iyi bir biçimde ortadan kaldırır. Ve yeni oluşan bir bütün güçlükle dağılır, eskimiş olan ise kolayca dağılır. Bundan dolayı, yaşlıların iki günlük ömürlerini aç gözlü gibi harcamaları; ortada bir neden yokken de o kısa ömrü yaşamaktan vazgeçmeleri iyi olmaz. Pythagoras da, efendimiz, yani Tanrı buyurmadan, yaşamdan, yaşamdaki görevlerinden kaçmayı yasak eder. Bilge Solon'un bir mezar yazıtı vardır, orada dostlarının ölümüne acımasını ve ağlamasını istediğini söyler. Anlaşılan yakınlarının kendisini sevmelerini istiyor. Bilmem ama, sanırım Ennius,
“Kimse benim için gözyaşı dökmesin, kimse öldüm diye sızlanmasın.” (103) demekle daha doğru bir söz etmiştir. Ennius, arkasından sonsuzluk gelen ölüme yas tutmaya değmez diye düşünüyor.
Evet, insan öleceğini duyumsayabilir, ama bu duygu kısa sürer, özellikle yaşlı bir kimsede; şu da var ki, ölümden sonra duyumsamak ya istenilir bir şeydir, ya da duygu diye bir şey yoktur. Ölümü gözümüzde büyütmemek için, bunu daha gençken düşünmeliyiz; böyle düşünülmezse, kimsenin içi rahat edemez; çünkü, öleceğimiz kesin; kesin olmayan bir şey varsa, o da bugün ölüp ölmeyeceğimizdir. Ölümün her saat insana kıyabileceğinden korkan bir kimse yüreğini sağlam tutabilir mi hiç? Bu konu üzerinde uzun uzun konuşmaya bence gerek yok, ölmüşlerimizi anımsayalım, ama yurdu kurtarmak uğrunda ölen L. Brutus'u (104), atlarını sürüp ölüme gönüllü giden iki Decius'u (105), düşmana verdiği sözde durmak için işkenceye ayağıyla giden M. Atilius'u (106), Kartacalıların yolunu bedenleriyle kapatmak isteyen iki Scipio'yu (107), Cannae'deki bizim için onursuz olan çarpışmada arkadaşının düşüncesizliğini canıyla ödeyen deden L. Paulus'u (108), en zalim düşmanın bile ölüsünü onurlu bir cenaze töreninden yoksun kılmaya gönlü razı olmayan M. Marcellus'u (109) değil de (Origines'te de yazdığım gibi) hiçbir zaman dönmeyi düşünmedikleri o yere çok kere içleri ateş ve gurur dolu giden ordularımızı anımsayalım. Yalnızca okumamış değil, kaba saba delikanlıların bile aldırış etmedikleri bir şeyden, okumuş yazmış yaşlılar mı korkacak?
Bilmem ama, bana öyle geliyor ki, genellikle, bir insan her şeyden hevesini aldı mı, yaşamdan da aldı demektir. Çocukların kendilerine göre hevesleri vardır; gençler onların eksikliğini duyar mı? Yeni yetişmeye başlayanların da hevesleri vardır, orta yaş denilen çağda onlar artık aranır mı? Bu çağın da hevesleri vardır ve bunları yaşlılar aramaz. Yaşlılıktaki hevesler, en son heveslerdir. Öncekiler gibi onlar da gelir geçer ve o zaman yaşama doymuş olmak, ölüm zamanının geldiğini gösterir.
« 01 ... 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 ... 48 »