Ana Sayfa » Yolculamak » Yüzbaşının Kızı : 01


YÜZBAŞININ KIZI

ALEKSANDR PUŞKİN

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 8


Ataol Behramoğlu tarafından Rusça aslından çevrilmiştir.
Yayına hazırlayan: Egemen Berköz
Dizgi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.
Baskı: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.
Ağustos 1998


Öykü ve Roman Yazarı Olarak Aleksandr Puşkin

Aleksandr Puşkin her şeyden önce ozandır. Rus ve dünya yazınına, aralarında “Ruslan ile Ludmila”, “Çingeneler”, "Bahçesaray Çeşmesi", “Kafkas Tutsağı”, "Yevgeni Onegin" gibi anlatı-şiirler de bulunan ölümsüz bir şiir mirası bırakmıştır. Fakat onun “Byelkin'in Hikâyeleri”, “Dubrovski”, "Yüzbaşının Kızı" vb. öykü ve romanları da şiir türündeki yapıtlarından daha az ünlü değildir. Hatta şiir çevirisinin özel güçlükleri nedeniyle, kendi ülkesi dışında şiirlerinden çok, öykü ve romanlarıyla tanındığı söylenebilir.
1799'da, zengin ve aydın bir ailenin çocuğu olarak Moskova'da doğdu. Zamanın soylu aile çocuklarının tümü gibi, ilköğrenimini Fransızca gördü. Yine çocukluk yıllarında Yunan-Latin klasiklerini, Voltaire, Rousseau gibi özgürlükçü, aydınlanmacı Fransız yazarlarını okuma olanağı buldu. Bir Rus köylü kadını olan dadısından da Rusçayı, Rus halk masallarını öğrendi.
Puşkin öncesi Rus yazınının ana yönelişleri, romantizm ve klasizm akımlarıydı. Bunlar da daha çok Batı yazınlarının etkisi altında doğmuşlar, ulusal temele yeterince oturmamışlardı. Puşkin, Batı kültürü ve özgürlükçü düşünceyle Rus halk duyarlığını kaynaştırdığı yapıtlarında, Rus yazın dilini gerek sözcük dağarı, gerekse tümce yapısı ve anlatım özellikleri bakımından arındırmış ve zenginleştirmiş, bu dile çağdaş ve ulusal bir yapı kazandırmış, yapıtlarında ilk kez Rus toplumunun halksal özelliklerini yansıtan tipler yaratmakla Rus yazınında ulusal ve gerçekçi çığırın öncüsü olmuştur. Puşkin sonrası 19. yüzyıl Rus yazınının bütün büyük yazarları onun yapıtlarıyla beslenerek yetişmişlerdir.
Puşkin'in anlatı türünde ilk yapıtı, 1827 yılında yazmaya başladığı “Büyük Petro'nun Arabı”dır. Bu özyaşamsal-tarihsel roman denemesi tamamlanmamış olmasına karşın, sağlam kuruluşu, yalın anlatımı, kişilerin gerçekçi betimlenişleriyle göze çarpar. Puşkin öncesi Rus yazınında anlatı dili şiir dilinden henüz tam olarak ayrılmamıştı. “Büyük Petro'nun Arabı” bu ayrımın oluşmasında önemli bir adım olmuştur.
1830 yılının ürünü olan “Byelkin'in Hikâyeleri” süssüz, yalın bir üslupla yazılmış, gerçekçi, özlü sanat ürünleridir. Bu öykülerde Puşkin, halk insanlarını büyük bir yalınlık, gerçekçilik ve ustalıkla çizmiştir. “Menzil Bekçisi” öyküsünde bekçi ve kızı, “Tabutçu”da tabut yapımcısı ve kızları, “Köylü Genç Bayan”da hizmetçi kızlar, uşaklar, sevecen bir alaycılık ve duyguyla çizilmiş bütün bu tipler, gerçekçi Rus yazınına örnek oluşturmuşlar; Dostoyevski, Nekrasov, Tolstoy, Çehov vb. daha sonraki dönemlerin birçok büyük yazarı için tükenmez esin kaynakları olmuşlardı. Bütün bu öyküler ince bir alay, zekâ, yalın ve şen bir insan sevgisiyle örülüdür. Yine 1830 yılı ürünü olan “Goryuhino Köyü Tarihi”, toplumcu gülmecenin, parodinin gerçekçi yazında güçlü bir örneğidir.
1832-33 yıllarının ürünü olan “Dubrovski” adlı romanı, yukarda söz edilen yapıtlarının ortak özelliklerini taşır. Yalın, akıcı anlatımıyla “Byelkin'in Hikâyeleri”ne yakındır. Bu anlamda, “Büyük Petro'nun Arabı”na göre, Puşkin'in romancılığında ileriye doğru önemli bir adımdır. Kurgusu da çok daha işlek ve sağlamdır. Haydut olmak zorunda kalan soylu kişi, romantik edebiyatın bilinen bir kahramanıdır. Puşkin, “Dubrovski”de, bu romantik kahramanı ve çevresinde gelişen olayları, yine romantik renkler taşımakla birlikte, halksal, ulusal, gerçekçi bir temele oturtmayı başarmıştır. Romanda dönemin Rus derebeylik düzeni ve ona uşaklık eden bürokrasiyle acımasızca alay edilmekte, Kirila Petroviç tipinin çevresinde Rus derebeylik düzeni, günlük yaşam özellikleriyle, sevecenlikten de yoksun olmayan ince bir alaycılıkla sergilenmektedir. Bu bakımdan “Dubrovski”, Gogol'un bazı ilk dönem yapıtlarıyla da ortak özellikler taşır. Puşkin'in Rus halk tiplerine, onların yaşamlarına, konuşmalarına, göreneklerine duyduğu (bu kez alaycılıktan yoksun olmayan) ilgi ve sevgi, “Byelkin'in Hikâyeleri”nde ve daha sonraki “Yüzbaşının Kızı”nda olduğu gibi, “Dubrovski'de de büyük yazarın başlıca özelliklerindendir.
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   ...    60   »