Ana Sayfa » İnanç Kitaplığı » Varidat : 09
Biri etki ve fiildir; diğeri ise etkilenmektir.
İlkinde varlık Allah'tır ikincisinde de âlemdir, yaratılmıştır ve meydana gelen olaydır; bunu anla!
Mutlak varlık olan Allah Teâlâ her ikisinin arasındaki mutlak oluş ve birleşimle bağımlılıktan dolayı mutlak varlıktır. Allah Teâlâ ne bütündür, ne de parçadır. Zira bütün ve parçanın başka bir anlamı vardır. Gerçek var olma ve yok olmadan önce gelmektedir. Gerçeğe başka varlıklardan soyutlanmış olarak bakıldığında parça görülüyorsa da, her iki yönü içine almaktadır. Adı geçen mutlak varlık bütünden bir niteliktir, ondan daha üstün bir aşama yoktur, o her şeyin üstündedir ve bütün ondadır; o da bütündür ve bütün odur. Bu aşamada varlığın ne başlangıcı, ne sonu, ne görünüşü ve ne de görünmeyişi aşamaları yoktur. Diğer aşamaları da buna göre değerlendir!
Zira O bütünden arınmış mutlak bir varlık sayılıp, bütün onda tahakkuk etmiştir. Diğer bir deyişle, özel ve ebed diye bir olay yok, her ikisi birdir.
Yüce Allah'a dair iki değerlendirme vardır:
Biri belirtilmemiş olan değerlendirmedir ve buna göre ona birdir ve uludur denir.
Diğeri ise, belirtilmiş olanıdır; buna göre de, ona bir ve güzel denilir. Bu iki değer “iki el” ile izah edilir. Aynı zamanda iki elle, Allah'ın karşılıklı her iki niteliği görünmeyen görünen, alan veren ve bunun benzeri olan bütün karşıt nitelikler de açıklanır. Allah Teâlâ'nın Adem'i iki eliyle yarattığını Hz. Peygamber hadisi şerifte belirterek buna işaret etti. Allah ve kâinatın görüntüsü de böyledir. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem “Allah Teâlâ'nın Adem'i kendi suretinde yarattığını” söylemiştir. Kur'ân'da da böyledir. Bunun anlamı şudur ki:
Allah Adem'i kendi olgun suretinde yarattı.
Buradaki suret manevidir; hissi değildir. Zira Hak teâlanın Rabb ve İlah aşamasında görünür bir sureti olamaz. Allah bundan münezzehtir. Onun görülen sureti kâinatın gerçeklerinde ortaya çıkmaktadır. Manevi görülmeyen sureti ise, Allah Teâlâ suretinde tecelli etmektedir. Bu ikisi insanları yaratan iki el anlamındadır. Ayeti kerimede de
“Elimle yarattığıma secde etmeni engelleyen nedir?” sözleri bunu belirtir. Bundan dolayı da “Duyuşu ve görüşü idin, demiş, fakat kulağı ve gözü idim denmemiştir.”
Ulu Tanrı “Biz emaneti sunduk” ayeti kerimesiyle, bütün varlıkları birleştiren ilâhî görünüşü, bu görünüşte yaratılan ve yeryüzünde halifelik mertebesine ulaşan inşam işaret etmektedir.
Uykuda görülen rüyalarla olaylar ve açıkça görülen diğer şekiller, esasında bilgi ve birlik aşamasının belirtileridir. Bunlar Allah yolunda kendim adayan kişiye birer uyarı olup, yüce amacına ulaşması için savaşması gerektiğini gösterir. Bu da işin tadına varma ve birliğin gerçekleşmesidir. Bunlar rüyada gördükleriyle farklıdır ve bunların benzerleri birliğin belirtileridir ve aralarında büyük aykırılık vardır. Bunları ancak ermiş kişi bilir.
Mesela kendini Allah yoluna adayan kişi kendinden geçmiş ve uyumuş değilken, bedeninin yayılıp, bütün dünyayı kapsayacak kadar genişlediğini görür. Yine bu kişi yeryüzündeki dağları, ağaçları, ırmakları, bahçeleri ve bütün varlıkları da kendinde görür. Ayrıca bütün varlıkları kendinde gördüğünü sanır ve gördüğü her nesneye bu benim der. Kendi nefsinden başka hiç bir nesne görmez. Gördüğünü kendi nefsiyle karşılaştırır. Yine özünde zerre ile güneşi eşit görür ve aralarındaki farkı anlayamaz.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 ... 24 »