This shows you the differences between two versions of the page.
— |
mesnevi:birinci_cilt_045 [2016/07/17 15:26] (current) |
||
---|---|---|---|
Line 1: | Line 1: | ||
+ | ~~NOCACHE~~ | ||
+ | <php>tpl_youarehere();</php> | ||
+ | ---- | ||
+ | <php>esnek_yatay_reklam();</php> | ||
+ | [<2>] | ||
+ | ~~Title: Mesnevi 1. Cilt : 45~~ | ||
+ | === MESNEVI 1. CILT === | ||
+ | === MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ === | ||
+ | === === | ||
+ | ---- | ||
+ | Ondan sonra dediler ki: " Ey çevik tavşan! Aklındakini meydana çıkar! Ey bir aslanla pençeleşen, kavgaya girişen, düşündüğün şeyi söyle! Danışmak, insana anlayış ve akıl verir; akıllar da akıllara yardım eder. Peygamber " Ey tedbir sahibi, danış ki kendisiyle danışılan kişi emindir" dedi. \\ | ||
+ | Tavşanın, sırrını onlardan gizlemesi \\ | ||
+ | 1045. Tavşan, " Her sır söylenemez, gâh çift dersin, tek olur; gâh tek dersin, çift çıkar! \\ | ||
+ | Aynanın berraklığını, yüzüne karşı öğersen nefesinden ayna çabucak buğulanır, bulanır, bizi göstermez olur. \\ | ||
+ | Şu üç şey hakkında dudağını kıpırdatma: Gittiğin yol, paran, bir de mezhebin. \\ | ||
+ | Çünkü bu üçünün de düşmanı çoktur. Düşman bildi mi, sana pusu kurar. \\ | ||
+ | Bir iki kimseye söyledin mi, artık o sırra veda et. İki kişiyi aşan, bir başkasına da söylenen her sır, yayılır. 1050. İki üç kuşu birbirine bağlasan elem içinde yerde mahbus kalırlar. \\ | ||
+ | Üstü örtülü, güzel bir tarzda, kurtulmak için konuşur, danışırlar. Danışmaları, görenleri yanıltacak şekilde kinayelerledir. \\ | ||
+ | Peygamber, kapalı bir tarzda meşveret ederdi.Eshap cevap verir, düşman haberdar olmazdı. \\ | ||
+ | Düşman, baştan ayağı bilmesin, bir şeyi sezmesin diye reyini kapalı misalle söylerdi. \\ | ||
+ | Bu misalle muradını anlatmış olurdu. Ağyar sualinden bir koku bile duymaz, hiçbir şey anlamazdı" dedi. \\ | ||
+ | Tavşanın aslana oyun edip onunla başa çıkması \\ | ||
+ | 1055. Tavşan, aslana gitmede biraz gecikti, sonra pençesi kuvvetli aslanın yanına gitti. \\ | ||
+ | Aslan, tavşan gecikti diye pençesiyle toprağı kazmakta, kükremekteydi: \\ | ||
+ | " Ben, o alçakların ahdi hamdır, ham, ahitleri kötüdür, sözlerinde durmazlar demiştim. \\ | ||
+ | Onların gürültüleri beni yaya bıraktı. Bu felek beni ne vakte kadar aldatacak, ne vakte kadar? \\ | ||
+ | Tedbirsiz emîr, adamakıllı âciz kalır. Çünkü ahmaklığından dolayı ne önünü görür, ne ardını!" dedi. \\ | ||
+ | 1060. Yol düzgün ama altında tuzaklar var. Yazının tarzı hoş ama içinde mâna kıt. Sözler, yazılar, tuzaklara benzer. Tatlı sözler, bizim ömrümüzün kumudur. İçinde su kaynayan kum pek az bulunur; yürü, onu ara! *Ey oğul! O kum, Tanrı eridir. O er kendinden ayrılmış Hak'a ulaşmıştır. \\ | ||
+ | *Ondan, dinin tatlı suyu kaynayıp durmaktadır. İstekliler o sudan hayat bulurlar, gelişirler, yetişirler. \\ | ||
+ | *Tanrı erinden başkasını kuru kumsal bil ki o kumsal, her zaman senin ömür suyunu içer, mahveder. \\ | ||
+ | *Hakîm olan erden hikmet iste ki onunla görücü, bilici olasın. \\ | ||
+ | Hikmet arayan hikmet kaynağı olur, tahsilden ve sebeplere teşebbüsten kurtulur. \\ | ||
+ | Bilgileri hıfzeden levh, bir Levh-i Mahfuz olur; aklı ruhtan nasiplenir, feyzalır. \\ | ||
+ | 1065. Önce aklı hoca iken, sonra akıl ona şakirt olur. \\ | ||
+ | |||
+ | \\ | ||
+ | <php>sayfa_numaralama(171);</php> | ||
+ | <php>esnek_yatay_reklam();</php> | ||
+ | |||