This shows you the differences between two versions of the page.
— |
mesnevi:birinci_cilt_111 [2016/07/17 15:29] (current) |
||
---|---|---|---|
Line 1: | Line 1: | ||
+ | ~~NOCACHE~~ | ||
+ | <php>tpl_youarehere();</php> | ||
+ | ---- | ||
+ | <php>esnek_yatay_reklam();</php> | ||
+ | [<2>] | ||
+ | ~~Title: Mesnevi 1. Cilt : 111~~ | ||
+ | === MESNEVI 1. CILT === | ||
+ | === MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ === | ||
+ | === === | ||
+ | ---- | ||
+ | 2575. Diğer yarısı, yılan zehiri gibi acı,lezzetsiz, rengi de katran gibi kara. Cennetlikle cehennemlik olanlar da deniz gibi alttan üstten, dalgalanıp dururlar. \\ | ||
+ | Dar ve küçük bir cisimden dalgaların birbiri ardınca zuhuru da canların barışta, savaşta birbirlerine karışmalarına benzer. \\ | ||
+ | Barış dalgaları kopar, gönüllerden kinleri giderir. \\ | ||
+ | Bunun aksine savaş dalgaları kopar, sevgileri altüst eder. \\ | ||
+ | 2580. Sevgi, acıları tatlıya çeker, tatlılaştırır. Çünkü sevgilerin aslı, doğru yola götürmedir. Kahır ise, tatlıyı acılığa çekmektedir. Acı, tatlı ile bir arada bulunur, bağdaşır mı? Acı tatlı; bu gözle görünmez. Basiret ehli, onları, akıbet penceresinden görmeyi bilir. Akıbeti gören göz, doğruyu görebilir. Âhiri gören göz ise gururdan, körlükten ibarettir. Nice tatlılar vardır ki şeker gibidir, fakat o şeker içinde zehir gizlidir. \\ | ||
+ | 2585. Aklı en üstün, anlayışı en keskin olan, kokudan anlar. Öbürüyse ancak dudağına, dişine değince fark eder. \\ | ||
+ | Şeytan " Yiyin" diye bağırır ama o adamın dudağı zehri, boğazına varmadan reddeder. \\ | ||
+ | Başka biri boğazına varınca anlar, bir başkası yer, bedenini berbat edince anlar. \\ | ||
+ | Zehir; diğer birisinde abdest bozarken yanış yapar; zaman zaman ciğerini delen bir acı peyda eder. \\ | ||
+ | Bir başkasında zehrin eseri; günler, aylar geçtikten sonra görünür. Diğer birisinde ise ölümden ve Sûr üfürüldükten \\ | ||
+ | sonra meydana çıkar. \\ | ||
+ | 2590. Eğer o kişiye mezarda mühlet verirlerse mutlaka mahşer günü azap ederler. Her otun, her şekerin zamanede bir oluş müddeti vardır. \\ | ||
+ | Lâlin, güneşin tesiriyle renk, parlaklık ve letafet elde etmesi için yılların geçmesi gerektir. \\ | ||
+ | Alelâde otlar, iki ay içinde yetişir. Fakat kırmızı gül, ancak bir yılda yetişir gül verir. \\ | ||
+ | Yüce ve Ulu Tanrı, bunun için eceli, yani her şeyin müddetini En'am sûresinde anlatmıştır. \\ | ||
+ | 2595. Bunu duydun ya; her kılın kulak kesilsin... Bu duyduğun âbıhayattır, afiyet olsun! \\ | ||
+ | Bu söze söz deme, âbıhayat de. Bu sözü, eski harfler teninde yepyeni bir ruh olarak gör. \\ | ||
+ | Arkadaş; başka bir nükte daha duy. Bu nükte can gibi hem apaçık, meydandadır, hem gayet ince ve gizli. \\ | ||
+ | Bir yer olur ki bu yılan zehri, Tanrı'nın tasarruflarıyla gayet tatlı ve lezzetli bir hale gelir. \\ | ||
+ | Bir yerde zehirdir, bir yerde ilâç... Bir yerde küfürdü, bir yerde tam lâyık ve yerinde. \\ | ||
+ | 2600. Orada cana zarar verir ama burada derman kesilir. \\ | ||
+ | Su, koruk içinde ekşidir; fakat üzüme gelince tatlılaşır, güzelleşir. \\ | ||
+ | Sonra küpün içine girince acır, haram olur...Sirke olunca ne güzel katıktır! \\ | ||
+ | |||
+ | \\ | ||
+ | <php>sayfa_numaralama(171);</php> | ||
+ | <php>esnek_yatay_reklam();</php> | ||
+ | |||