Ana Sayfa » Mesnevî-i Şerif Tercümesi » Mesnevi 1. Cilt : 126


MESNEVI 1. CILT

MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ


Karnın doyunca murdarlaşıyor, ayak üstünde duran ve hiçbir şeyden haberi olmayan bir duvar kesiliyorsun.
2875. Şu halde sen bir zaman pis, murdar bir hale geliyor, bir zaman köpekleşiyorsun. Aslanların yolunda nasıl yürüyebilecek, nasıl koşup seğirteceksin?
Sana avlanmakta yarayan ancak köpektir. Bunu böyle bil de köpeğe daha az miktarda kemik at! Çünkü köpeğin karnı doyarsa daha ziyade serkeşleşir. Bu serkeşlikle ava istediğin gibi gider mi? O Bedeviyi, oraya yoksulluk çekiyordu. Nihayet o kapıyı, o devleti gördü. O penahı olmayan yoksula padişahın ihsanını hikâye etmiştik.
2880. Âşık, aşk diyarında ne söylerse söylesin, ağzından aşk kokusu duyulur.
Fıkıhtan bahsetse ağzından hep yokluğa ait sözler çıkar; o sözlerden yokluk kokusu gelir.
Küfre ait bahis açsa o bahsinde din kokusu vardır. Şüpheye dair söz söylese sözleri, yakîni anlatmış olur.
Eğri söylese doğru görünür. O ne güzel eğridir ki doğruyu süsler.
Doğruluk denizinden zuhur eden o eğri köpük, feridir. Sâf asıl, o fer'i de sâflıkla bezemiştir.
2885. O köpüğü sâf ve makbul bil. Sevgilinin dudağından çıkan azarlayış say. Âşığın, pek de istemediği o azar, sevgilinin yüzünün hatırı için hoş görülür.
Şekeri, ekmek şekline sokar, pişirirsen tadınca yine onda şeker lezzeti vardır, ekmek lezzeti bulunmaz. Bir mümin, altından yapılmış bir put bulsa hiç onu Şamanlara bırakır mı? Bırakmadıktan başka alır, ateşe atar. Onun ariyet şeklini bu suretle eritip bozar.
2890. Altında put şekli kalmaz. Çünkü suret, ibadete mânidir, yol vurucudur.
O putun hakikati, yani altın; Tanrı'nın bir ihsanıdır. Sonradan put şekline sokulmuştur. Altın, Tanrı ihsanı olup altınlık
nasıl bu ihsan için âriyet bir suretse put şekli de altın için ârızi bir surettir.
Bir pire için yepyeni kilimi yakma. Sineğin verdiği baş ağrısı yüzünden gününü zayi etme.
Surette kalırsan putperestsin. Her şeyin suretini bırak, mânaya bak.
Hacca gidersen hac yoldaşı ara. Ama ha Hintli olmuş, ha Türk, ha Arap.
2895. Onun şekline rengine bakma; azmine ve maksadına bak.
Rengi kara bile olsa değil mi ki seninle aynı maksadı güdüyor, aynı senin rengindedir, sen ona beyaz de. Bu hikâye parça buçuk söylendi (araya sözler karıştı, başka hikâyeler girdi.) Âşıkların işi gibi başsız, ayaksız nakledildi.
Fakat hakikatte başı yoktur, ezel gibi evveline evvel bulunmaz. Sonu da yok. Ebedle eş! Hattâ su gibidir; her katrası hem baştır, hem ayak… Hem de başsız, ayaksız koşup gider.
2900. Haşa, bu hikâye değil, kendine gel! Bizim ve senin bugünkü halimizdir, dikkat et! Kuvvet ve kudret sahibi olan sofilerin yanında geçmiş anılmaz.


«   01   ...    16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   ...    171   »