Ana Sayfa » Mesnevî-i Şerif Tercümesi » Mesnevi 1. Cilt : 86


MESNEVI 1. CILT

MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ


Eğer sen, kendinde ön, art olduğunu sanıyorsan cisme bağlısın, candan mahrumsun. Alt, üst, ön, art; cismin vasfıdır. Nurani olan can ise bunlardan münezzeh ve cihetsizdir. Kısa görüşlüler gibi zanna düşmemek için gözünü, o pâ padişahın nuruyla aç!
2010. Sen madem ki zâhiri önü, sonu düşünmektesin… Ancak ve ancak bu gam ve neşe âlemindesin. Ey hakikatte yok olan! Yok olan nerede ön, nerede son?
Yağmurlu gündür, gece çağına kadar yürü! Bu yağmur, bildiğimiz yağmur değil! Tanrı yağmurlarından.
Ayşe'nin -Tanrı ondan razı olsun- Mustafa Sallâllahu aleyhi vessellem'e “ Bugün yağmur yağdı. Sen mezarlığa gittiğin halde niçin elbisen ıslak değil? ” diye sorması
Mustafa, bir gün, dostlarından birinin cenazesiyle ve dostlarla mezarlığa gitti. Onun mezarına toprak doldurdu, tohumunu yeraltında diriltti. Bu ağaçlar, toprak altındaki insanlara benzerler. Ellerini topraktan çıkarıp;
2015. Halka doğru yüz türlü işaretlerde bulunurlar, duyana söz söylerler.
Yeşil dilleriyle, uzun elleriyle toprağın içindeki sırları anlatırlar.
Kazlar gibi başlarını su içine çekmişler…Karga gibiyken tavus haline gelmişlerdir.
Tanrı, onları kış vakti hapsetmişse de baharda o kargaları tavus haline getirir.
Kışın onlara ölüm vermişse de bahar yüzünden yine diriltip yapraklandırır, yeşertir.
2020. Münkirler der ki: “ Eskiden beri olagelmiş bir şey. Neden bunu kerem sahibi Tanrı'ya isnad edelim?” Onların körlüğüne rağmen Tanrı, dostların gönüllerinde bağlar, bahçeler bitirmiştir. Gönülde kokan her gül, kül sırlarından bahisler açar.
Onların kokuları, münkirlerin burunlarını yere sürtmek için perdeleri yırtarak dünyanın etrafını dönüp dolaşırlar. Münkirler, o gönül kokusuna karşı kara böcek gibidirler; dayanamazlar. Yahut davul sesine tahammül edemeyen beyni zayıf kimseye benzerler.
2025. Kendilerini meşgul ve müstağrak gösterirler. Şimşek parıltısından gözlerini yumarlar. Göz yumarlar ama, onların bulundukları makamdaki göz değildir ki. Göz odur ki bir sığınak görsün. Peygamber, mezarlıktan dönünce Sıddîka'nın yanına giderek konuşup görüşmeye başladı. Sıddîka'nın gözü, Peygamber'in yüzüne ilişince önüne gelip elini onun üstüne,
Sarığına, yüzüne, saçına, yakasına, göğsüne, kollarına sürdü.
2030. Peygamber, “ Böyle acele acele ne arıyorsun?” dedi. Ayşe “ Bugün hava bulutluydu, yağmur yağdı. Elbisende yağmurun eserini arıyorum. Gariptir ki üstünü, başını yağmurdan ıslanmamış görmekteyim” dedi. Peygamber “ O sırada başına ne örtmüşsün, baş örtün neydi? Diye sordu. Ayşe senin ridanı başıma örtmüştüm” dedi. Peygamber dedi ki: “ Ey yeni yakası tertemiz Hatun! Tanrı onun için temiz gözüne gayb yağmurunu gösterdi.” O yağmur, sizin bu bulutunuzdan değildir. Başka bir buluttan, başka bir göktendir.
Hakîmi Senâî'nin “ Can elinde cihan göklerine iş buyuran gökler var. Can yolunda nice inişler, nice yokuşlar, nice yüksek dağlar ve denizler var ” beyitlerinin tefsiri
2035. Gayb âleminin başka bir bulutu, başka bir yağmuru, başka bir göğü, başka bir güneşi vardır.


«   01   ...    76   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95   96   ...    171   »