Ana Sayfa » Mesnevî-i Şerif Tercümesi » Mesnevi 1. Cilt : 109
2525. Hepinizin yüzünüzün rengi değişir. Birbirinize bakınca yüzlerinizi türlü türlü renklerde görürsünüz.
İlk günlerde yüzleriniz safran gibi sararır; ikinci günü erguvan gibi kızarır.
Üçüncü günü yüzleriniz tamamı ile kararır, ondan sonra da Tanrı'nın kahrı gelir, çatar.
Eğer bu tehdide benden delil isterseniz devenin yavrusunu daha doğru kovalayın!
Eğer tutabilirseniz derdinize çare bulunur. Tutamazsanız ümit kuşu uzaktan kaçtı, gitti!“ dedi.
*Bu sözü duyunca hepsi birden köpek gibi onun ardından seğirtmeğe başladılar.
2530. Kimse yavruya erişmedi; dağlar arasına dalıp kayboldu.
*Temiz ruh gibi ten ayıbından, nimet ve ihsan sahibi Tanrı'ya kaçıp gitmekteydi.
Salih dedi ki: ” Gördünüz mü Tanrı'nın bu kazası nasıl geldi? Artık ümidin boynunu vurdu.“
Devenin yavrusu nedir? Salih? Peygamberin gönlü. Onun hatırını ele alın, onun isteğini yerine getirin.
Onun gönlünü alırsanız azaptan kurtuldunuz; yoksa, pişman olduğunuzun, ümitsizliğe düştüğünüzün günüdür.
Salih'ten bu bulanık vâdi duydukları gibi azaba göz dikip beklemeye başladılar.
2535. Birinci gün yüzlerinin sarardığını gördüler.Ümitsizlikle soğuk soğuk ah etmeye başladılar. İkinci günü hepsinin yüzü kızardı. Artık ümit ve tövbe nöbeti kayboldu.
Üçüncü gün hepsinin yüzü kapkara kesildi. Salih Peygamberin hükmü: cenksiz, cidalsiz doğru çıktı. Hepsi de ümitsiz bir hale gelince kuşlar gibi ayaklarını altlarına alıp iki dizlerinin üstlerine çöktüler. Cibril-i Emin, bu diz çökmeyi Peygambere ” Câsimîn“ âyetini getirerek Kur'an'da anlattı.
2540. Sana diz çökmeyi öğrettikleri ve seni bu çeşit diz çökmeden korkuttukları vakit, yani belâ gelmeden diz çök! Salih'in kavmi, Tanrı kahrının zahmını beklediler: o kahır ve azap da gelip o şehri yok etti. Salih, halvetten çıkıp şehre doğru gitti; gördü ki şehir duman ve ateş içinde.
Onların hâk ile yeksân olmuş cüzülerinden bile feryat ve figanlarını duyuyordu; feryat duyulmaktaydı ama ortada feryat eden yok!
Kemiklerinden iniltiler, sızıntılar duydu; canları çiğ taneleri gibi yaş döküyor, ağlıyordu.
2545. Salih bunu duyup ağlamaya başladı: feryat edenlere feryat etmeye koyuldu:
” Ey bâtıl yolda yaşayan kavim! Ben sizin çevrinizden Tanrı'ya şikâyet etmiş ağlamıştım.
Tanrı, bana “ Onların eziyetlerine sabret; onlara nasihat ver. Zaten devirlerinden çok bir zaman kalmadı” demişti.
Ben, “ Cefaları eziyetleri yüzünden onlara nasihat edemiyorum. Nasihat sütü sevgiden, sâflıktan coşup akar”
demiştim.
Bana o kadar eziyetler ettiniz ki nasihat sütü damarlarımda dondu.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 ... 171 »