Ana Sayfa » Mesnevî-i Şerif Tercümesi » Mesnevi 1. Cilt : 116
Bu suretle şu testinin denize bir menfezi olsunda testim deniz huyuyla huylansın. Armağanı padişaha tertemiz götürünce onu görür, anlamak ister.
Ondan sonra da artık testinin suyu nihayetsiz bir dereceye gelir. Testinin suyundan yüzlerce dünya dolar. Lüleleri kapa, testiyi de küpten doldur. Tanrı“ Gözlerinizi heva ve hevesten yumun” buyurdu.
2715. Arap, kimin böyle bir hediyesi var? Hakikaten bu armağan, öyle bir padişaha lâyık diye gururlanmaktaydı. Kadın da bilmiyordu ki, orada yol üzerinde şeker gibi Dicle akıp durmakta. Şehrin ortasından gemilerle, balık ağlarıyla dolu, deniz gibi akıp gitmekte.
Padişahın huzuruna var da şevketi, azameti gör; altından nehirler akan bahçeler diye övülen yerlere bak! O saffet denizine nispetle bizim, anlayışlarımız bir katradan ibarettir.
Arabın su testisini keçeye sarıp dikmesi ve ağzını kapatması
2720. Arap, evet, dedi. Testinin ağzını kapa, hakikaten armağan, bize faydalı. Keçeye sar, sarmala. Padişah, orucunu armağanla açsın. Çünkü dünyada bunun gibi su yoktur. Bu halis şarap, zevk ve sefa kaynağı! Çünkü onlar acı tuzlu suları içmekten daima hastadırlar, yarı kör olmuşlardır. Durağı, yatağı acı subaşı olan kuş; sâf berrak suyu ne bilsin?
2725. Yurdun acı su kaynağı; Şatt'ı, Ceyhun'u nereden bileceksin?
Ey şu fâni konaktan kurtulmayan! Sen yokluğu, sarhoşluğu ve neşeyi ne bilirsin ki!
Bilsen bile babandan, atandan nakil ve rivayet yoluyla bilirsin. Senin yanında bu adlar ebced gibidir.
Ebced, hevvez. Bunlar, bütün çocuklara apaçık ve meydandadır, fakat mânası yok.
Hulâsa, Arap testiyi alıp yola düştü. Gece, gündüz onu taşımaktaydı.
2730. Testiye bir ziyan gelecek diye korkusundan titreyerek çölden ta… şehre kadar götürdü.
Kadın da evde seccadesini yaymış, namaz kılıp dua etmekte;
“ Suyumuzu, bayağı kişilerden koru…Ya Rabbi, bu inciyi o denize ulaştır.
Her ne kadar kocam uyanıktır, hünerlidir ama incinin binlerce düşmanı olur.
Cevher dediğin de nedir ki… Bu su Kevser suyudur. İncinin aslı, bunun bir katrasıdır” diyordu.
2735. Kadının ağlayıp yalvarması; erkeğin derdi ve ağır yükü bereketiyle,
Arap, testiyi hırsızlara kaptırmadan, taşla kırdırmadan durup dinlenmeksizin ta Hilâfet Şehrine kadar götürdü. Orada bir tapu gördü ki nimetlerle dolu. Haceti olanlar oraya tuzaklarını yaymışlar? Zaman, zaman her tarafta bir haceti olan o tapudan ihsana nail olmuş, hil'atler elde etmiş. O kapı; kâfire, Müslüman'a, güzele, çirkine güneş gibi. Hattâ cennet gibi.
2740. Bir bölük halk gördü, huzurda bezenmiş duruyor. Bir bölük halk gördü ayakta, hizmet bekliyor. Süleyman'dan karıncaya kadar herkes, neşe içinde… Hepsi Sûr üfürülmüş te dirilmiş canlar gibi. Görünüşe aldananlar, cevherlere gark olmuşlar… İç yüzüne ehemmiyet verenler, mâna denizini bulmuşlar. Himmetsizler, himmete erişmiş… Himmet sahipleri nimete erişmiş!
« 01 ... 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 ... 171 »