Ana Sayfa » Mesnevî-i Şerif Tercümesi » Mesnevi 1. Cilt : 136


MESNEVI 1. CILT

MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ


Konukla, Yusuf'a kardeşlerinin yaptığı cefayı, onların hasetlerini konuştular. Yusuf “ o haset ve cefa, zincirdi; biz de aslandık.
Aslanın zincire vurulması ayıp değildir. Bizim Tanrı'nın kaza ve kaderinden şikâyetimiz yok.
3160. Aslan, boynunda zincir bulunmakla beraber bütün zincir yapanlara beydir” dedi. Dostu Yusuf'a “ Zindanda ve kuyuda ne haldeydin?” dedi. Yusuf cevap verdi: “ Ay, bedir halinden çıkar ve eski ay haline gelir ya… işte öyle.”
Eski ay görünmez, sonra hilâl olur da iki büklüm bir halde görünür. Fakat sonunda yine gökte bedir haline gelmez mi?
İnci tanesini havanda döverler ama kadri yine yücedir, ya ilâç olarak göze çekilir, yahut macun haline getirilir, kalp ferahlığı için yenir.
3165. Buğdayı toprak altına attılar ama sonradan topraktan başaklar çıktı. Ondan sonra değirmende öğüttüler, değeri arttı, cana can katan gıda oldu. Sonra ekmeği bir kere daha diş altında ezdiler; akıllı kişiye akıl ve idrâk oldu.
Daha sonra da o can, aşkta mahvoldu da Hak yolunda ekildikten sonra mahsûl verdi, ekincileri hayrete düşürdü. Bu sözün sonu gelmez. Sen, o iyi adamın Yusuf'a ne dediğini anlatmaya başla.
Yusuf-u Sıddıyk'ın konuktan armağan istemesi
3170. Yusuf, başından geçenleri anlattıktan sonra “ Eh…bize ne armağan getirdin, bakalım?” dedi. Ey ulu kişi! Dostları görmeye eli boş gitmek, değirmene buğdaysız gitmeye benzer. Ulu Tanrı bile mahşer günü, halka “ Kıyamet günü için armağanın nerede; Bize yapayalnız, azıksız, âdeta sizi yarattığımız gibi geldiniz. Kendinize gelin! Kıyamet günü için ne hediyeniz var, ne getirdiniz?
3175. Yoksa tekrar dönüp geleceğinizi ummuyor muydunuz, size bugünün vâdesi bâtıl mı göründü ki? der. Ona konuk olacağımızı inkâr ediyorsan bu mutfaktan ancak toprak ve kül alabilirsin. İnkâr etmiyorsan niçin böyle elin boş. O sevgilinin kapısına böyle nasıl ayak atacaksın? Yemeyi, uyumayı biraz azalt da onunla görüşmek için bir armağan götür. Geceleri az uyuyanlardan seher çağlarında istiğfar edenlerden ol.
3180. Sen de rahimdeki çocuk gibi az oyna da sana da nurları gören duygular bağışlasınlar.
Rahim gibi olan dünyadan çıkınca yeryüzünden daha geniş bir sahaya dalacaksın.
” Tanrı yeri geniştir“ derler ya; o geniş yer, bil peygamberlerin gidip daldıkları sahadır.
O geniş sahada gönül daralmaz; yaş ağaç, orada kuru dal haline gelmez.
Şimdi duygular, sen de. Fakat bir gün yorgun, bitkin, baş aşağı bir hale geleceksin.
3185. Uykuda duygularını taşımazsın, duygular seni taşır. Bu yorgunluk, bitkinlik gider, eziyetten, sıkıntıdan kurtulursun.
Sen uyku halini, velîlerin uyanıkken de duygularını taşımamaları halinde bir çeşni bil. Be inatçı; velîler, Eshab-ı Kehf'dir. Ayakta olsalar da, yürüyüp gezseler de uykudadırlar. Tanrı, onları, kendilerinin haberi olmadan işletir; sağa sola çevirir. O sağa çevrilme nedir? İyi iş. Ya sola çevrilme? O da bedene, varlığa ait işler.


«   01   ...    26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   ...    171   »