Ana Sayfa » Mesnevî-i Şerif Tercümesi » Mesnevi 1. Cilt : 157


MESNEVI 1. CILT

MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ


O taş gibi gönle biz kaç kereler yumuşak sözler söyledik, fakat öğüt almadı. Damarda da kötü yara olursa oraya kötü ilâç konur, eşeğin başına köpeğin dişi lâyıktır. “ Habîs olan şeyler habîsler içindir” hükmü bir hikmettir. Çirkine münasip olan çirkin eştir.
3605. Şu halde sen de hangi eşi dilersen yürü, onu al. Tanrı'da mahvol, onun sıfatlarını kazan!
Nur istersen nura istidat kazan; Tanrı'dan uzaklık istersen kendini gör, uzaklaş!
Yok, eğer bu harap zindandan kurtulmaya bir yol istersen sevgiliden baş çekme, secde et de yaklaş!
Zeyd'in, Peygamber Sallâllahu Aleyhi Vesellem'e cevabı, bu hikâyenin sonu
Bu sözün sonu yoktur. Zeyd; kalk, natıka Burak'ını bağla! Söz söylemek kabiliyeti ayıbı açar; gayb perdelerini yırtar.
3610. Tanrı, nice yerlerde gaybı ister. Şu davulcuyu sür, yolu kapa.
Atını hızlı sürme, yuları çek. Sırların gizli kalması, herkesin gizli zannından mesrur olması daha iyi. Hak kendisinden ümit kesenlerin de bu ibadetten yüz çevirmemelerini istemektedir; Onlar da bir ümide kapılsınlar, birkaç gün o ümidin maiyetinde koşup dursunlar; Tanrı'nın merhameti herkese şâmil olduğundan diler ki o rahmet, herkesi aydınlatsın.
3615. Her bey, her esir, ümit ve korkuyla Tanrı'dan çekinsin.
Bu ümit ve korku: herkes bu perdenin ardında beslenip yetişsin diye perde ardına girmiştir. Ümit ve korku perdesini yırttın mı… Gayb, bütün şâşâasıyla ortaya çıkar. Bir genç dere kıyısında balık tutan birisini görüp, “ Bu balıkçı Süleyman olmalı” diye zanna düştü. Süleyman'sa neden yalnız ve gizlenmiş; değilse nasıl oluyor da bu derece Süleyman'a benziyor?“
3620. Süleyman tekrar müstakil bir padişah oluncaya kadar gönlünde bu şüphe vardı. Dev, onun tahtından, diyarından yıkılıp gitti; baht kılıcı, o şeytanın kanını döktü. Yine yüzüğünü parmağına taktı dev ve peri askerlerini yine başına topladı.
Halk, seyretmek için tapuya geldiler, düşünceye kapılmış olan genç de onların arasına katılıp huzura vardı. Süleyman'ın parmağında yüzüğü görünce düşüncesi, kuruntusu tamamı ile geçti.
3625. Vehim, işin gizli, kapalı olduğu zamandadır. Bu araştırma görünmeyen şey içindir.
Ortada olmayan şeyin kuruntusu, büyüdükçe büyür. Fakat gaypta olana şey, meydana çıktı mı, kuruntu geçer.
*Gerçi bir şeyin hakikatini izhar etmek esasen kemaldir ve canları kuruntudan kurtarır;
*Fakat gayba imanın, görünen şeye inanmaya nispetle bire yüz fazileti vardır. Bunu iyice bil de şüphe ve
tereddütten kurtul!
Nurlu gökyüzü yağışsız olmaz ama kara yeryüzü de nebatatı yetiştirmeden vazgeçmez. Bana gayba iman edenler gerek… Onun için bu fâni konağın penceresini örttüm.
Nasıl izhar eder de gökleri yarar, açarım; eğer hakikatleri meydana korsam, nasıl ” Bunda bir ayıp, bir noksan gördün mü?“ diyebilirim?


«   01   ...    47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67   ...    171   »