Ana Sayfa » Mesnevî-i Şerif Tercümesi » Mesnevi 1. Cilt : 159


MESNEVI 1. CILT

MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ


Peygamber “ Sahabem yıldızlar gibi yola gidenlere ışık, şeytanlara taştır” dedi. Herkes uzaktan görebilseydi gökyüzündeki güneşle nurlanırdı. Ve ey aşağılık kişi, güneşin nuruna delalet etmek üzere yıldıza ne lûzum kalırdı? Ay; buluta, toprağa ve gölge der ki: “ Ben de sizin gibi insanım. Ancak bana vahiy geliyor.
3660. Ben de yaratılışta sizin gibi karanlıktım. Fakat vahiy güneşi, bana böyle bir nur verdi. Güneşlere nispetle biraz karanlığım, fakat insanların karanlıklarına nispetle nurluyum. Tahammül edebilesin diye nurum zayıf. Çünkü sen parlak güneşin eri değilsin.
Balla sirkeden meydana gelen sirkengebin gibi ben de nurlu zulmetten meydana geldim ve bu suretle kalp
hastalığına yol buldum, faydalı oldum.
Hasta adam hastalıktan kurtulunca sirkeyi bırak bal yiye gör.”
3665. Gönül tahtı, heva ve hevesten arındı; gönülde “ Er Rahmânu alel arşistevâ” sırrı zuhur etti. Bundan sonra Hak, gönle vasıtasız hükmeder. Çünkü gönül bu rabıtayı buldu. Bu sözün de sonu yoktur. Zeyd nerede? Ona rüsvay olmak iyi değildir, diyeyim!
Zeyd'in hikâyesine dönüş
Artık Zeyd'i bulamazsın, o kaçtı; kapı yanındaki son saftan fırladı, papuçlarını bile bıraktı! Sen kim oluyorsun? Zeyd bile, üstüne güneş vurmuş yıldız gibi kendisini kaybetti, bulamadı!
3670. Ondan ne bir nakış bulabilirsin, ne bir nişan… Hattâ ne de saman uğrusu yoluna gidebilmek için bir saman çöpü!
Duygularımızla sonu gelmeyen sözümüz, sultanımızın bilgi nurunda mahvoldu.
(Bu mazhariyete erenlerin) duygularıyla akılları iç âlemde “ Ledeynâ Muhdarûn” denizinde dalgalanmakta, dalga dalga üstüne, çoşup durmaktadır.
Fakat gece olunca gene teklif ve icazet vakti gelir; gizlenmiş yıldızlar işlerine, güçlerine koyulurlar. Tanrı akılsızların akıllarını kulaklarında halka halka küpeler olduğu halde geri verir.
3675. Hepsi hamdüsena ederek ayaklarını vurur, ellerini çırpar, nazlı nazlı “ Rabbimiz bizi dirilttin bize hayat verdin” derler.
O çürümüş deriler, dökülmüş kemikler, yerden tozlar koparan atlılar kesilir;
Kıyamet günü, şükrederek, yahut kâfir olarak yokluktan varlığa hamle ederler.
Niçin başını çevirir, görmezlikten gelirsin? Önce yoklukta da böyle baş çevirmemiş miydin?
“ Beni nerede yerimden tedirgin edecek? Deyip yoklukta da böyle ayağını diremiştin.
3680. Tanrı'nın sun'u; görmüyor musun? Nasıl seni alnındaki perçemden tutup çekerek:
Evvelce hatırı hayalinde olmayan bu çeşit hallere uğrattı.
O yokluk da daima Tanrı'ya kuldur. Ey dev, kulluk et. Süleyman diridir!


«   01   ...    49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69   ...    171   »