Ana Sayfa » Rus Edebiyatı Klasikleri » Ana : 04
Kendisi kadar iri ve kıllı bir köpeği vardı. Hayvan her gün fabrikaya kadar sahibine eşlik eder ve akşama da onu kapıda beklerdi. Pazar günleri, Viasov kahvehaneleri dolaşırdı. Hiç ağzını açmadan yürür, yanından geçenleri süzerdi. Birisini arıyormuş gibi davranırdı. Köpek bütün gün sahibinin ardından giderdi. Viasov sarhoş sarhoş eve dönünce, sofraya oturur, köpeğe kendi tabağından yedirirdi. Onu asla ne döver, nede hırpalardı, ama okşamazdı da. Yemekten sonra, eğer karısı sofrayı zamanında kaldırmadıysa, masanın üzerinde ne var ne yok hepsini yere fırlatır, önüne bir şişe votka kor, sırtını duvara dayar, ağzını açar, gözlerini yumar, avazı çıktığınca şarkı söylerdi. Boğuk sesi, işitenlerin içini karartırdı. Şarkının hüzünlü ve kaba sözleri, bıyıkları arasından anlaşılmaz biçimde ve tekdüze çıkar, kıllara takılan ekmek kırıntıları yere dökülürdü. Çilingir, kocaman parmaklarıyla sakalını tarayarak şarkı söylerdi. Şarkının ezgisi kışın kurtların ulumasını andırırdı. Şişede votka kaldığı sürece şarkıyı kesmezdi. Sonra sedirin üzerinde bir yana yıkılır, ya da başını masaya koyup fabrika düdüğü çalıncaya dek sızar kalırdı. Köpek yanı başında yatardı.
Fıtıktan öldü. Tam beş gün yatağında debelenip durdu. Yüzü mosmor kesilmişti. Gözleri kapalıydı. Dişlerini gıcırdatıyordu. Arada sırada:
«Bana fare zehiri ver, zehir…» diyordu.
Doktor lapa verdi, ama mutlaka ameliyat etmek gerektiğini, hastayı hemen hastaneye kaldırmalarını söyledi. Viasov dişleri arasından homurdandı:
«Canı cehenneme… yalnız başıma da ölebilirim ben! Leş!»
Doktor gidince, karısı, iki gözü iki çeşme, ameliyata razı olması için zorladı onu. Viasov yumruğuyla kadına gözdağı vererek:
«Eğer iyileşirsem, çok çekersin elimden!..» dedi.
Bir sabah, iş başı düdüğü çalarken öldü.
Tabutun içinde ağzı açık yatıyordu. Fakat kaşları çatık, suratı öfkeliydi. Karısı, oğlu, köpeği, fabrikadan kapı dışarı edilmiş ayyaş hırsız Danilo Vesovşikov ile mahallenin birkaç fukarası, ölüyü gömdüler. Pavel'in gözünden bir damla yaş akmadı. Cenaze kortejine rastlayanlar duruyor, haç çıkarıyor ve yanındakilere şöyle diyordu:
«Pelageya onun ölmesine sevinmiştir herhalde…»
Ve hemen sözlerini düzeltiyorlardı:
«Ölmesine değil, gebermesine!..»
Tabut çukura indirildikten sonra herkes evine döndü.
Ama köpek orada kaldı, taze atılmış toprağın üzerinde yattı, havlamaksızın uzun süre mezarı kokladı. Birkaç gün sonra öldürüldü. Kim öldürdü, bilinmez…
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Babasının ölümünden on beş gün kadar sonra bir pazar günü, Pavel Vlasov eve sarhoş döndü. Sendeleyerek odaya girdi, yumruğunu babası gibi masaya indirerek:
«Yemek ver!» diye bağırdı.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 ... 262 »