Ana Sayfa » Rus Edebiyatı Klasikleri » Ana : 07


ANA

MAKSİM GORKİ


Pazar günleri sabahtan çıkıp gider, gece geç saatte dönerdi. Pelageya kente, tiyatroya gittiğini biliyordu. Ama kentten kimse gelmezdi onu görmeye. Gün geçtikçe oğlunun daha az konuşkan olduğunu düşünüyor, ara sıra anlamadığı bir takım yeni sözcükler kullandığını da fark ediyordu. Üstelik eskiden her zaman söylediği terbiyesizce, kaba sözler artık çıkmıyordu ağzından. Davranışlarında, ananın dikkatini çeken yeni ayrıntılar göze çarpıyordu. Örneğin züppelik etmekten vazgeçmişti, bedenini ve giysilerini temiz tutmaya daha çok özen gösteriyordu. Sonra, yürüyüşü daha serbest, daha rahat dış görünüşü daha yalın, daha yumuşak oldu. Bütün bunlar anasını kaygılandırıyordu. Ona karşı davranışında da değişiklik vardı. Bazen odasını süpürüyor, pazarları yatağını kendisi düzeltiyor, genel olarak anasının işini hafifletmeye çalışıyordu. Mahallede hiç kimse böyle davranmazdı…
Bir gün, eve bir tablo getirip duvara astı. Resim, birbirleriyle konuşa konuşa yürüyen üç kişiyi canlandırıyordu. Pavel konuyu şöyle açıkladı:
«Dirildikten sonra Emmaus'a giden İsa'nın tasviri bu!»
Pelageya tabloyu beğendi, şöyle düşündü:
«İsa'yı sayarsın ama kiliseye gitmezsin…»
Pavel'in bir marangoz arkadaşı güzel bir raf yapmıştı ona. Rafın üzerindeki kitaplar gün geçtikçe çoğalıyordu. Oda hoş bir görünüşe bürünüyordu.
Pavel Pelageya'ya «Ana» diyor, «siz» diye hitap ediyordu, ama bazen sevgi ve sevecenlik belirten sözcükler de kullanıyordu:
«Bu akşam geç döneceğim, anne merak etmeyesin…»
Pelageya bu sözler altında önemli ve ciddî bir şeyler gizli olduğunu seziyor ve bu, onun hoşuna gidiyordu.
Ama kaygısı artıyor, geçip giden günler onu yatıştırmıyordu. Olağanüstü bir şeyin önsezisi kemiriyordu içini. Zaman oluyor, oğluna karşı hoşnutsuzluk duyuruyordu.
«İnsan erkek gibi yaşar,» diye düşünüyordu. «Bu ise, keşişe benziyor… Fazla ağırbaşlı… Bu yaşta olmaz bu…»
Sonra kendi kendine:
«Acaba bir sevgilisi mi var?» diye düşünüyordu. İyi ama, kızlarla ilişki kurmak içi para gerek; oysa Pavel hemen tüm kazancını anasını bırakırdı.
Böylece haftalar, aylar, yıllar geçti. İki yıl. İki yıl sürdü bu sessiz, bu düşüncelerle ve gittikçe artan belirsiz korkularla dolu garip yaşantı.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Bir akşam, yemekten sonra, Pavel perdeleri çekti, başının üstünde duvara asılı petrol lambasının altında bir köşeye oturdu, okumaya başladı. Anası bulaşıkları yıkadıktan sonra mutfaktan çıkıp kararsız adımlarla yaklaştı. Pavel başını kaldırdı, ne istediğini sorar gibi yüzüne baktı.
«Yok… bir şey yok, Pavel, benim…» dedi ona.
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   ...    262   »