This shows you the differences between two versions of the page.
— |
rus_klasikleri:ana_126 [2015/11/10 15:02] (current) |
||
---|---|---|---|
Line 1: | Line 1: | ||
+ | ~~NOCACHE~~ | ||
+ | <php>tpl_youarehere();</php>Â | ||
+ | ----Â | ||
+ | <php>esnek_yatay_reklam();</php>Â | ||
+ | [<2>]Â | ||
+ | ~~Title: Ana : 126~~Â | ||
+ | === ANA ===Â | ||
+ | === MAKSİM GORKİ === | ||
+ | ----Â | ||
+ | BİRİNCİ BÖLÜM \\ | ||
+ | Günün geri kalan bölümü, anılarla yüklü bir sis içinde, bedeni ve ruhu ezen ağır bir yorgunlukla geçti. Çelimsiz subayın gölgesi kurşuni bir leke gibi zıplıyordu Ana'nın gözü önünde; Pavel'in bronzlaşmış yüzü aydınlanıyor, Andrey'in gözlerinin içi gülüyordu. \\ | ||
+ | Ana odanın içinde gidip geliyor, pencerenin yanında oturuyor, sokağı izliyor, kaşlarını çatıp yeniden yürüyordu. Titriyordu. Kafası bomboştu. Ortalığa bakmıyordu bir şey arar gibi. Su içti, ama hep susuyordu. Göğsünü yakan kaygıyı, alçalma duygusunu söndüremiyordu. Gün iki bölüme ayrılmıştı; birinci bölümün bir anlamı, bir içeriği vardı, ama ikinci bölümü akıp gitmiş, yerinde kahredici bir boşluk kalmıştı. Karşılıksız bir soru zonklayıp duruyordu kafasının içinde. \\ | ||
+ | «Şimdi ne yapmalı?..» \\ | ||
+ | Maria Korsunov çıkageldi. Elini kolunu sallaya sallaya bağırdı, ağladı, coştu, tepindi, ne önerdiği, ne vaat ettiği, kime gözdağı verdiği anlaşılmadı. Ana kayıtsız kaldı. \\ | ||
+ | Maria cırtlak sesiyle: \\ | ||
+ | «Gördün mü nasıl ayranı kabardı milletin?» diyordu. «Tüm fabrika ayağa kalktı.» \\ | ||
+ | Pelageya usulca başını salladı: «Evet, öyle!» \\ | ||
+ | Sabit bakışlarında o günün olayları sürüyordu. Geçmiş olan olaylar... Andrey ve Pavel'le birlikte kendisinden koparıp götürdükleri şeyleri görüyordu. Ağlayamıyordu. Göğsü sıkışmıştı, gözlerinde yaş yoktu, dudakları da kurumuştu. Ağzında tükürük kalmamıştı. Elleri titriyor, sırtından aşağı hafif hafif ürperiyordu. \\ | ||
+ | Akşam jandarmalar geldi. Ana onların gelişihe ne şaştı, ne de korktu. Gürütüyle içeri daldılar. Neşeli ve hoşnut görünüyorlardı. Sarı suratlı subay pis pis gülerek: \\ | ||
+ | «Söyleyin bakalım, nasılsınız?» dedi. «Üçtür rastlıyoruz birbirimize, öyle değil mi?» \\ | ||
+ | Ana susuyor, kupkuru dilini dudakları üzerinde gezdiriyordu. Subay epey konuştu, ukalâlık etti. Kendi sözlerini işitmekten hoşlandığı belliydi. Gelgelelim, söyledikleri Ana'nın kulaklarına varmıyor, onu rahatsız etmiyordu. Ancak: \\ | ||
+ | «Sen de suçlusun, Ana, oğluna Allaha ve Çara karşı saygı aşılamadığın için suçlusun!» dediğf zaman, kapının içinden boğuk bir sesle ve yüzüne bakmadan şu karşılığı verdi: \\ | ||
+ | «Evet, çocuklarımız bizi yargılayacaklardır. Onları bu yolda yalnız bıraktığımız için bizleri haklı olarak mahkûm edeceklerdir...» \\ | ||
+ | Subay: \\Â | ||
+ | «Ne diyorsun?» diye bağırdı. «Daha yüksek sesle konuş!» \\ | ||
+ | Ana içini çekti: \\ | ||
+ | «Diyorum ki, bizleri yargılayacak olanlar, çocuklarımızdır!» \\ | ||
+ | Subay sinirli bir sesle hızlı hızlı söylev çekmeye başladı. Ama sözleri Ana'ya dokunmuyordu bile. \\ | ||
+ | <php>sayfa_numaralama(262);</php>Â | ||
+ | <php>esnek_yatay_reklam();</php> |