This shows you the differences between two versions of the page.
— |
rus_klasikleri:ana_180 [2015/11/10 15:03] (current) |
||
---|---|---|---|
Line 1: | Line 1: | ||
+ | ~~NOCACHE~~ | ||
+ | <php>tpl_youarehere();</php>Â | ||
+ | ----Â | ||
+ | <php>esnek_yatay_reklam();</php>Â | ||
+ | [<2>]Â | ||
+ | ~~Title: Ana : 180~~Â | ||
+ | === ANA ===Â | ||
+ | === MAKSİM GORKİ === | ||
+ | ----Â | ||
+ | ===ONÜÇÜNCÜ BÖLÜM=== | ||
+ | Sofia'yı eve dönmüş buldular. Telâşlı ve heyecanlıydı. Ağzında sigarayla karşıladı Ana'yı. Yaralıyı sedire yatırdı, usta ellerle sargıyı çözdü. Bir yandan da emirler veriyordu. Sigaranın dumanından kaçınmak için gözlerini kırpıyordu. \\ | ||
+ | «Geldiler, doktor! Yorgun musunuz, Nilovna? Korktunuz, değil mi? Siz dinlenin şimdi. Nikolay, bir bardak şarap ver içsin.» \\ | ||
+ | Başına gelenlerden sersemlemiş olan Ana güçlükle soluyordu. Göğsüne bir ağrı girmişti. \\ | ||
+ | «Siz beni merak etmeyin,» diye mırıldandı. \\ | ||
+ | Oysa bütün benliğiyle gerilmişti; bir özen, yatıştırıcı bir okşama bekliyordu. \\ | ||
+ | Nikolay yandaki odadan çıktı. Eli sargılıydı. Doktor, Nikolay'ın arkasından geliyordu. Kirpi gibi diken dikendi saçları, ivan'ın yanına geldi, üzerine eğildi. \\ | ||
+ | «Su, bol su, temiz bez, pamuk!» dedi. \\ | ||
+ | Ana mutfağa yöneldi. Ama Nikolay onu kolundan tutup yemek odasına götürdü, okşayıcı bir sesle: \\ | ||
+ | «Size değil, Sofia'ya söylüyor,» dedi. «Epey heyecan geçirdiğiniz, değil mi aziz dostum?» \\ | ||
+ | Ana onun dikkatli, acımalı bakışıyla karşılaşınca kendini tutamadı, hıçkırarak haykırdı: \\ | ||
+ | «Ah! Nikolaycığım, korkunç bir şeydi. Halkı kılıçtan geçiriyorlardı, kılıçtan!» \\ | ||
+ | Nikolay bir yandan bardağa şarap dolduruyor, bir yandan da başını sallıyordu: \\ | ||
+ | «Gördüm. İki taraf da biraz kızıştı. Ama üzülmeyin, kılıcın tersiyle vurdular. Yalnızca bir tane ağır yaralı varmış \\ | ||
+ | galiba. Dayak yediğini görünce kavga yerinden uzaklaştırdım onu.» \\ | ||
+ | Nikolay'ın yüzü, sesi, odanın ılık ve aydınlık havası Pelageya'yı yatıştırdı. Minnettar bir bakışla sordu: «Siz de dayak yediniz mi?» \\ | ||
+ | «Ben kendi kendimi yaraladım. Dikkatsizlik işte, elim bir yere takılmış olacak. Derim sıyrılmış. Şu çayı için. Hava soğuk. Siz de ince giyinmişsiniz...» \\ | ||
+ | Ana elini bardağa uzattı, parmaklarında pıhtılaşmış kanları gördü. Titreyen elini dizinin üzerine bıraktı. Entarisi nemliydi. Kaşlarını kaldırmış, büyüyen gözlerle yan yan parmaklarına bakıyordu. Başı dönüyor, hep aynı düşünceye saplanıyordu: 'Pavel'e de aynı şeyi yapacaklar, yapabilirler!' \\ | ||
+ | Doktor içeri girdi. Ceketini çıkarmış, gömleğinin kollarını sıvamıştı. Nikolay'ın sessiz sorusuna ince sesiyle karşılık verdi: \\ | ||
+ | «Yüzündeki yara derin değil. Gelgelelim kafatasında bir çatlak var. Ama o da ağır değil. Delikanlı sağlam yapılı. Bununla birlikte çok kan yitirmiş. Hastaneye yollayacağız onu.» \\ | ||
+ | «Neden? Burada kalsın!» diye haykırdı Nikolay. \\ | ||
+ | «Bugün kalabilir, yarın da kalsa olur, ama ondan sonra benim için kolay olmaz. Hasta ziyaretleri yapacak zamanım yok. Mezarlıktaki olaylar konusunda bir bildiri hazırlayacak mısın?» \\ | ||
+ | <php>sayfa_numaralama(262);</php>Â | ||
+ | <php>esnek_yatay_reklam();</php> |