Ana Sayfa » Rus Edebiyatı Klasikleri » Ana : 65
«Siz de öyle sevebilirsiniz,» dedi. «Hepsi de severler, yakınlarını. Ama sevgi dolu bir yürek için uzak olanlar bile yakın sayılır. Çok sevgi taşıyabilirsiniz siz o uçsuz bucaksız ana yüreğinizde…»
«İnşallah!» diye mırıldandı Pelageya. «Bana öyle geliyor ki güzel bir şey böyle yaşamak! Örneğin sizi, belki Pavel'den de çok seviyorum. O, içine kapanık bir oğlan… Baksanıza, Sandrin'le evlenmek istiyormuş da, bana hiç çıtlatmadı bunu, ben ki onun anasıyım…»
«Yalan! Doğru olmadığımı biliyorum. Seviyor kızı, kız da onu seviyor, bu doğru. Ama iş evlenmeye gelince, hayır! Sandrin ister, ama Pavel istemiyor…»
Ana, düşünceli tasalı bakışını Andrey'e dikti:
«Ya! Öyle mi?» dedi. «Demek öyle? İnsanlar kişisel yaşantılarını feda ediyorlar demek…»
Andrey alçak sesle:
«Pavel az bulunur bir insan!» dedi. «Demir gibi adam…»
«Ama şimdi hapishanede! Kaygı verici, korkutucu bir şey bu. Ne var ki, daha şimdiden, kaygının niteliği değişmiştir. Yaşam aynı yaşam değil ne de korku aynı korku. Ben hepsi için tasalanıyorum. Benim yüreğim de başkalaştı: ruhun gözleri açıldı, bakmıyor, üzülüyor ve de seviniyor. Anladığım şeyler çok değil. Sonra, Tanrıya inanmamanız gücüme gidiyor, burukiuk veriyor bana. Neyse, bunun çaresi yok. Yalnız, görüyorum ki iyi insanlarsınız, evet, iyi insanlar! Ve halk uğruna kendinizi zor bir yaşantıya adamışsınız, evet, acılı bir yaşantıya, gerçek uğruna. Sizin gerçeğinizi ben de anlamış bulunuyorum: Güçlü zenginler varoldukça, halkın hiç bir şeyi olmayacak, ne adalet, ne mutluluk, hiçbir, şey! Baksanıza, aranızda yaşıyorum; kimi geceler eski yaşantım gelir aklıma, ayaklar altında çiğnenen gücüm, ezilen yüreğim… Aklıma geldikçe de kendi kendime acırım. Ama ne de olsa, yaşantım daha iyi şimdi. Her geçen gün kendimi biraz daha kendim olarak görüyorum… Kendimi buluyorum…»
Küçükrusyalı kalktı, büyük zayıf ayaklarını sürtmemeye çalışarak yukarı aşağı yürümeye başladı.
«Söyledikleriniz güzel, güzel!.. Kerç'te gencecik bir Yahudi vardı. Şiir yazardı. Bir gün şöyle yazdı:
Öldürülen suçsuzları
Diriltecektir bir gün
Gerçeğin gücü!
«Kendisi de öldürüldü, polis tarafından, Kerç'te. Ama bu önemli değil. O biliyordu gerçeği. Ve gerçeğin tohumlarını insanların içine serpti. Siz de öldürülmüş bir suçsuzsunuz işte…»
«Baksanıza nasıl konuşuyorum şimdi! Konuşuyorum, kendi söylediklerimi kendim dinliyorum, kulaklarıma inanamıyorum. Ömrüm boyunca, bir tek şey düşünmüşümdür: geçip giden günlerin kıyısında yaşamak, bir köşeye çekilmek, göze görünmemek, yeter ki kimse bana dokunmasın… Şimdiyse, herkesi düşünüyorum. Yaptığınız işleri pek anlamıyorum belki, ama herkes benim yakınım, herkese acıyorum, herkesin iyiliğini istiyorum. Özellikle sizin, sevgili Andrey!..»
Küçükrusyalı, Ana'ya yaklaşıp: «Teşekkür ederim!» dedi.
Elini avucuna alıp sıktı, salladı, sonra hızla öte yana döndü.
Heyecandan yorulan Pelageya bulaşıkları ağır ağır yıkadı. Suskunlaşmıştı. Yiğitlik duygusu tatlı bir sıcaklık yayıyordu yüreğine.
Küçükrusyalı:
« 01 ... 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 ... 262 »