Ana Sayfa » Rus Edebiyatı Klasikleri » Ana : 26
Ana, işittiklerini oğluna bir bir anlattı. Pavel omuzlarını silkti, Jrarşılık vermedi. Küçükrusyalı ise, kahkahayı bastı.
«Genç kızlar da çok kızgın size!» dedi Ana. «İyi kısmetlersiniz. Hepiniz iyit çalışkan işçilersiniz, içki içmezsiniz, ama kızlara da yüz vermezsiniz! Kötü yola sapmış kızlar kentten sizi ziyarete geliyorlarmış, öyle diyorlar…»
Pavel tiksintiyle yüzünü buruşturdu.
«He ya!» dedi.
Küçükrusyalı içini çekti:
«Bataklıkta her şey çürük kokar! O kaz kafalı kızlara evliliğin ne olduğunu açıklasanız iyi olur, küçükanne. Kaburgalarını dayaktan kırdırmak için pek öyle acele etmesinler…»
«Canım onlar pekâlâ bilirler böyle olduğunu, pekâlâ anlarlar. Ama ne yapacaklarını, nasıl edeceklerini bilmezler!»
«Hiç de anladıkları yok,» dedi Pavel. «Yoksa başka bir yol bulurlardı.»
Ana, oğlunun sert yüzüne bir göz attı:
«İyi ya, siz öğretin işte! En akıllılarını çağırırsınız, olur biter…»
Pavel kesin bir sesle:
«Olamaz!» dedi.
Küçükrusyalı:
«Bir denesek? Ne dersin?» diye sordu. Pavel bir an sessiz kaldı:
«Kız-oğlan gezintilerle başlar, sonra birkaçı evlenir, hepsi bu kadar.»
Ana, düşüncelere daldı. Pavel'in bir kesiş yaşantısı sürmesi hoşuna gitmiyordu. Küçükrusyalı gibi yaşça ondan büyük olanların bile onun öğütlerini tuttuklarını görüyordu. Gelgelelim hepsinin ondan çekindiklerini, bu sert tutumu yüzünden onu sevmediklerini sezinliyordu.
Bir akşam yatmaya gitmişti. Pavel'le Küçükrusyalı hâlâ oturmuş okuyorlardı. Usulca konuşuyorlardı. Ana, ince bölmenin ardından kulak kabarttı.
Küçükrusyalı ansızın:
«Biliyor musun? Nataşa hoşuma gidiyor,»dedi. «Biliyorum!»
Pavel karşılık vermekte biraz gecikmişti.
Küçükrusyalı ağır ağır kalktı, çıplak ayaklarla odayı arşınlamaya başladı. Islıkla, hüzünlü bir hava tutturdu. Sonra yeniden konuştu:
«Ama o, farkında mı acaba?»
Pavel susuyordu.
« 01 ... 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 ... 262 »