Ana Sayfa » Rus Edebiyatı Klasikleri » Ana : 32
Pavel başıyla evet dedi. Subay tHyığının ucunu burarak devam etti:
«Evinde arama yapacağım… Kalk bakalım, kocakarı… Bunlar kim peki?»
İçeri baktı ve hızlı adımlarla odaya girdi: «Kimsiniz siz?»
Tanık olarak çağrılmış iki kişi geliyordu. Biri ihtiyar Dökmeci Tveryakov'du, öbürü de kiracısı, Ateşçi Ribin'di. Siyah saç ve sakallı, ciddi bir adam olan Ribin tok bir sesle: «Selâm Pelageya!» dedi.
Ana bir yandan giyiniyor, bir yandan da kendi kendini yüreklendirmek için söylenip duruyordu.
«İyi doğrusu! Gecenin köründe geliyorlar… millet yatmış… onlar geliyorlar!..»
Oda dar geliyordu. Keskin bir cila kokusu sinmişti havaya. İki jandarma ile mahallenin polis komiseri Riskin çizmelerini döşeme üzerinde rap rap öttürüyorlar, kitapları raftan indirip masanın üzerine, subayın önüne istif ediyorlardı. İki kişi de yumruklayarak duvarı yokluyor, sandalyelerin altına bakıyorlardı. Birisi zar zor ocağın üzerine tırmandı. Küçükrusyalı ile Vesovkişov bir köşeye çekilip birbirlerine sokulmuşlardı. Nikolay'ın çopur yüzü kızıl beneklerle örtülmüştü. Gözlerini subayın yüzünden ayıramıyordu. Andrey bıyıklarıyla oynuyordu. Ana odaya girince, başını sallayarak dostça gülümsedi ona.
Pelageyâ korkusunu yenmeye çalışarak ilerledi. Her zamanki gibi yan yan yürümüyordu şimdi. Göğsünü ileriye doğru dik tutuyordu. Bu duruşu onu özentili ve gülünç gösteriyordu. Yürürken gürültü ediyor, kaşlarını titretiyordu.
Subay, beyaz elinin ince uzun parmaklarıyla kitapları alıp sayfalan çabuk çabuk çeviriyor, silkiyor, sonra usta bir hareketle bir kıyıya atıyordu. Kimi zaman kitaplardan biri yere düşüyordu. Kimse konuşmuyordu. Kan ter içinde kalan jandarmalar burunlarını çekiyorlardı. Mahmuzlar sakırdıyor, arada sırada bir soru işitiliyordu: «Buraya bakıldı mı?»
Pelageyâ, Pavel'in yanında durdu, bölmenin yakınında. O da, oğlu gibi, kollarını göğsü üzerinde kavuşturdu ve subayı izledi. Dizleri titriyor, gözleri buğulanıyordu.
Ansızın Vesovşikov'un sesi sessizliği bıçak gibi kesti:
«Kitapları yere atmanın ne anlamı var?»
Ana ürperdi. Tveryakov, sanki ense köküne bir darbe yemiş gibi kafasını salladı. Ribin öksürdü, dikkatle Nikolay'a baktı.
Subay gözlerini kısarak bir an o çopur, hareketsiz yüze baktı. Parmakları daha hızlı çevirmeye başladı sayfaları. Zaman. zaman gök gözlerini öyle açıyordu ki, müthiş bir ağrısı var da artık dayanamayıp çılığı basacak sanıyordu insan.
VesovÅŸikov bir kez daha:
«Asker!» dedi, «kaldır kitapları.»
Jandarmalar hep birden Vesovşikov'a döndüler, sonra subaya baktılar: Subay yine başını kaldırdı. Nikolay'ın kocaman karaltısına derin bir bakış fırlattı, sonra yayvan burundan çıkan bir sesle:
«Öyle ya… kaldırın…» dedi.
« 01 ... 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 ... 262 »