Ana Sayfa » Rus Edebiyatı Klasikleri » Ana : 40
«Kutsal bir yer boş kalmamalıdır. Ruhumuz acılı bir yerdir. Tanrının bulunduğu yerdir. Eğer Tanrı o yerden elini eteğini çekerse, yara açılır işte orada! Yeni bir iman yaratmak gerek, Pavel… insanlara dost olan bir din.»
«İsa böyle bir din kurdu ya!» dedi Pavel.
«İsa'nın iradesi sağlam değildi. Sezar'ı tanırdı. Tanrı, bir insanın, başka insanlar üzerinde zorbalık kurmasını kabul edemez, çünkü Tanrının kendisi salt kurdettir! Ruhunu paylaşmaz. Şu tanrısaldır, bu beşeridir demez… Oysaki isa ticareti kabul ederdi. Evliliği kabul ederdi. İncir ağacını lânet-lemiştir. incir ağacı kısırsa, suç ağaçta mı? Eğer ruhun güzel meyveleri yoksa, bunda ruhun da suçu yoktur… Ben miyim yani kötülüğü ruhun içine eken?»
Seslerin ardı arkası kesilmiyordu odada. Coşkulu bir oyun oynuyormus gibi, sesler, kâh alçalıyor, kâh çatışıyordu. Pavel yukarı aşağı geziniyor, ayakları altında döşeme çatırdıyordu. Konuştuğu zaman, bütün sesler onun sesinde eriyordu. Ribin ağır ve sakin sesiyle onu yanıtlarken saatin tik-takları ve evin duvarlarını tırmalayan donun kuru çatırtısı işitiliyordu.
«Ben bildiğim yolla, ateşçi ağzıyla söyleyeceğim sana: Tanrı ateşe benzer. İşte böyle. Yürekte yaşar. Tanrı Kelâmdır. Kelâm ise Ruh'tur. Öyle yazıyor…»
Pavel dayatarak:
«Ruh değil, akıl!» diye yineledi.
«Öyle! Bu demektir ki Tanrı yürekte ve akıldadır, ama
Kilisede değil!»
Ana uyudu ve Ribin'in gittiÄŸini iÅŸitmedi.
Ribin sık sık gelmeye başladı. Pavel'in arkadaşlarından biri orada olduğu zaman, ateşçi bir köşeye oturur, konuşmazdı. Yalnız, arada sırada:
«Tamam, doğru,» derdi.
Bir gün, siyah gözlerini orada bulunanların üzerinde gezdirerek ters ters homurdandı:
«Olandan sözetmeli, olacaktan değil. Olacağı kimse bilmez çünkü. Halk özgürlüğüne kavuştuktan sonra, yapılacak en iyi şeyin ne olduğunu kendiliğinden görecektir. Onun kafasına bir sürü istemediği şey tıktılar, bu kadarı yeter! Kendisi düşünsün! seçimini yapsın! Belki her şeyi tutup atmak isteyecek, tüm yaşamı, bütün bilimleri, belki her şeyin kendisi aleyhine çevrilmiş olduğunu görecektir; sözgelimi kilise gibi… En iyisi, bütün kitapları eline verirsiniz, kararı kendisi verir… İşte bu!»
Pavel yalnız olduğu zaman hemen sonu gelmez bir tartışmaya girişirlerdi. Ne var ki bu tartışmalar hep sakin geçerdi. Ana kaygıyla dinlerdi onları, gözleriyle izler, söylenilenleri anlamaya çalışırdı. Bazen geniş omuzlu ve kara sakallı mujiğin de, sağlam yapılı iriyarı oğlunun da kör olduklarını düşünürdü. Bir çıkış bulmak için sağa sola saldırırlar, rastladıkları şeylere sarılırlar, güçlü ama beceriksiz elleriyle her şeyi sarsarlar, her şeyi surdan alıp buraya korlar, yere düşürüp sonra da çiğnerlerdi. Bir şeye sürtünürler, başka bir şeyi yoklarlar, sonra onu geriye iterler, ama ne inançlarını yitirirlerdi, ne de umutlarını…
« 01 ... 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 ... 262 »